Gülben Ergen’in oynadığı, güzel bir reklam var. Annesine, anneler günü hediyesi almak için, annesi olmadan vereceği tepkiyi tahmin ederek, annesini de kendi canlandırarak oynadığı reklamdan bahsediyorum.
Hani sonunda “Anne, sana cep telefonu alayım” dediğinde, annesinin “Feysbuk’a da girebilecek miyim?” diye sorduğu reklamdan.
Muhtemelen 65-70 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim Gülser Hanım’a benzer etrafımızda çok örnek var, değil mi?
Babam ve annem 73 yaşında. Onlar da watsap, feysbuk, tivitır kullanıyorlardı.
İki-üç gün önce Instagram’dan bir arkadaşlık isteği geldi, kim diye baktım, meğer babammış. “Hay maşallah dedim” dedim. Yakında annemden de bir Instagram daveti bekliyorum.
Hele bir kayınvalidem var, telefona bile büyüteçle bakıyor ama watsapı su gibi kullanıyor, Instagram’dan fotoğraf atlamıyor, hepsini anında beğeniyor. Hepsinin ortak özelliği, tüm elektronik cihazlar var evlerde.
Masa üstü bilgisayar, diz üstü bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlarla anında iletişimdeler.
Kayınpederim mi? O teknolojiye uzak. Onun yaşı da 73 ama onun daha işi var, sosyal medyaya ayıracak pek vakti yok. İş güvenliği uzmanı olmak için sınavlara çalışıyor.
Pazar gününü köyde geçirelim dedik. Şimdi Karadeniz’in köylerini tahmin ediyorsunuzdur. Yeşil, yemyeşil, en koyusundan yemyeşil ve taşların, kayaların içinden bile yeşil fışkırıyor adeta.
Köyde kalabalığız. Amca hanımı, çocukları, torunları 20 kişi olduk. Hadi mangal yapalım, dedik. Mangala başlar başlamaz, hemen watsaptan bir fotoğraf atalım dedik İstanbul’daki kuzene. Hatta atmakla kalmadık “Hadi, atla sen de gel, şimdi bilet alırsan uçağa yetişirsin, sabah da dönersin, ne de olsa uçak ile otobüs aynı para ve ucuz” dedik.
Çocukların okulları var olmaz, o zaman da feysbuka koyarız fotoğrafları, altına da bir yorum patlatırız. Buradaymışız gibi oluruz, hep beraber. 80 yaşındaki amca hanımı diyor ki “Öteki oğluma da atın, bilgisayar başındadır, o da görsün bizi.
“Bu arada mangalı yakamayıp bizi aç bırakan Enver ve Hanife’yi yazmayacağım, söz verdim nlara.
Buna benzer olayları hepimiz yaşıyoruz değil mi? Sosyal medyayı iyi, verimli kullandığımızda, yararlı olduğunu görüyoruz. Hepimiz muhteşem bir dönüşüm yaşıyoruz. İmkânlarımız arttı, yaşam kalitemiz arttı. Artık biraz da fark etme, fark edilme ve fark ettirme zamanımız geldi.
Artık okul çağından önce bilgisayar, akıllı telefon kullanan çocuklarımızdan, 80 yaşında bilgisayar kullanan dedelerimiz, ninelerimiz var. Her bilgiyi, yer öğretiyi, her anı süzgeçten geçirerek yorumlamalı, faydalı bir hale dönüştürerek etrafımızla paylaşmalıyız.
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, hepimiz bir şeyler yazıyoruz, söylüyoruz. Her birimiz bir cevheriz ve bu cevheri açığa çıkarmak da yine bize düşüyor. İçini boşaltmadan, anlamsızlaştırmadan, boş-beleşe düşmeden olsun bunlar. Anlamı olsun bazı şeylerin, muhabbeti olsun sözümüzün, sıradan değil estetik olsun.
Günün sonunda heybemizde anlamlı bir şeyler kalsın.
Kalın sağlıcakla…