Ünye’nin adını bu kaleden alan Kale Mahallesi sınırları içinde olan ve yaklaşık
2500 yıllık geçmişe sahip olan çok eski bir kalesi vardır (MÖ 200’lü yıllarda Pontus
Kralı II. Mitridat’ın yaptırdığı tahmin edilmektedir.).
Şehrin 5 kilometre güneydoğusunda, Akkuş yolunun sol tarafında kalan yaklaşık
300 metre yüksekliğindeki bu kalenin yöredeki bir diğer adı Çaleoğlu Kalesi’dir.
Yalçın bir yamaç üzerine kurulmuş, bir tarafında da kaya mezarı bulunan, kapısı 5
metre yüksekliğindeki bu kalenin halk arasında anlatılan efsaneye göre adı ise
Atmaca Kalesi’dir.
Atmaca Kalesi’nin efsanesi ise şu şekildedir:
Uzun yıllar önce Anadolu’da yaşamış Pontus Krallığı’nın Doğu Karadeniz
Bölgesi’ndeki krallarından birisi Kilikya prensesini kaçırır ve buraya hapseder.
Atmacaları da gardiyan olarak onun başına bırakır. Aynı zamanda kalenin etrafına
da bir sürü asker yerleştirir.
Askerlerin görevi hem atmacaya bakmak hem de yemeden, içmeden, uyumadan;
üstelik konuşmadan orada nöbet tutmaktır. Bunun karşılığında da hapisteki
prensesten her türlü ihsana erişiyorlardı. Yanız hiçbir asker ona âşık olamaz, onu
sevemez ve kesinlikle onunla evlenmek isteyemezdi.
İşte ne olduysa bu askerlerden birisi (Kimileri bunun kızı gören bir başka prens
olduğunu söyler.) zamanla bu prensese âşık olur ve ona aşkının dile getirir. Bu
136
nedenle de yıllar boyunca çekeceği bir cezaya çarptırılır ve soyundan olan herkes
yok olur.
Atmacaların gardiyanlık yaptığı bu kale işte bu efsaneyle birlikte “Atmaca Kalesi”
olarak da anılmaktadır.
Kaynak/Erol Akkuş-Ordu Efsaneleri
2500 yıllık geçmişe sahip olan çok eski bir kalesi vardır (MÖ 200’lü yıllarda Pontus
Kralı II. Mitridat’ın yaptırdığı tahmin edilmektedir.).
Şehrin 5 kilometre güneydoğusunda, Akkuş yolunun sol tarafında kalan yaklaşık
300 metre yüksekliğindeki bu kalenin yöredeki bir diğer adı Çaleoğlu Kalesi’dir.
Yalçın bir yamaç üzerine kurulmuş, bir tarafında da kaya mezarı bulunan, kapısı 5
metre yüksekliğindeki bu kalenin halk arasında anlatılan efsaneye göre adı ise
Atmaca Kalesi’dir.
Atmaca Kalesi’nin efsanesi ise şu şekildedir:
Uzun yıllar önce Anadolu’da yaşamış Pontus Krallığı’nın Doğu Karadeniz
Bölgesi’ndeki krallarından birisi Kilikya prensesini kaçırır ve buraya hapseder.
Atmacaları da gardiyan olarak onun başına bırakır. Aynı zamanda kalenin etrafına
da bir sürü asker yerleştirir.
Askerlerin görevi hem atmacaya bakmak hem de yemeden, içmeden, uyumadan;
üstelik konuşmadan orada nöbet tutmaktır. Bunun karşılığında da hapisteki
prensesten her türlü ihsana erişiyorlardı. Yanız hiçbir asker ona âşık olamaz, onu
sevemez ve kesinlikle onunla evlenmek isteyemezdi.
İşte ne olduysa bu askerlerden birisi (Kimileri bunun kızı gören bir başka prens
olduğunu söyler.) zamanla bu prensese âşık olur ve ona aşkının dile getirir. Bu
136
nedenle de yıllar boyunca çekeceği bir cezaya çarptırılır ve soyundan olan herkes
yok olur.
Atmacaların gardiyanlık yaptığı bu kale işte bu efsaneyle birlikte “Atmaca Kalesi”
olarak da anılmaktadır.
Kaynak/Erol Akkuş-Ordu Efsaneleri