Başkanlık sistemi ile ilgili iki yazı yazmıştım.
Başkanlık ve yarı başkanlık sistemini tekrar açmayacağım.
Önceki yazılarımda dile getirmiştim.
Başkanlık sistemi Rahmetli 8.Cumhurbaşkanımız TURGUT ÖZAL gündeme getirmiş fakat başbakanlığı döneminde hem ülke içerisinde hem de ülke dışındaki siyasi konjoktör den dolayı tam tartışılır hale gelmemiştir.
Bu gün ise Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip ERDOĞAN tarafından ülkenin i istikrarlı yönetimi için başkanlık sisteminin yapılacak anayasa değişikliği ile hayata geçirilmesi gerektiğini önemle vurgulamaktadır.
Mevcut anayasaya göre cumhurbaşkanı başkan mıdır?
Anayasa değişikliği yapılmadan bu mümkün müdür?
Türkiye cumhuriyeti anayasası kuvvetler ayrılığını yasama,yürütme,yargı olarak kalın bir çizgi ile ifade etmiştir.Bu kuvvetlerin üzerinde ne vardır.Anayasanın 6 maddesinde belirtildiği gibi egemenlik vardır.Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir lafzı ile çatıyı kurmuştur.
Bu çatının altında çatıyı dik tutan unsurlar yasama,yürütme ve yargı dır.
Yasama,anayasanın madde 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez
yürütme,anayasanın madde 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Yargı,anayasanın madde 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Yargı demokratik ve hukuk devletlerinde var olması gerektiği gibi bağımsızlığı tartışılmaz.
Yasama ise çatı yani millet adına yasal düzenlemeleri yapar.Meclisin aldığı bu yetki hiç bir şekilde devir edilemez.
Yürütmede anayasa ne diyordu.Tekrar etmek gerekirse'' Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.''
Anayasanın 8 maddesi olan bu maddeden anlaşılacağı üzre yürütme Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak yürütme yetki ve görevi kullanılır.
Buradan şu anlaşılmaktadır.Yürütme yetkisi iki organa ayrılmıştır.Bir Cumhurbaşkanı iki bakanlar kuruludur.
Cumhurbaşkanı bu yetkiyi hangi görevlerde kullanır.
Anayasanın madde 104 de a,b,c fıkraları ile üçe ayırmıştır.
a fıkrasında yasama ile ilgili olan görev ve yetkileri vardır.b fıkrasında yürütme ile ilgili görev ve yetileri c -fıkrasında yargı ile görev ve yetkileri vardır.
Başkanlık veya yarı başkanlık sistemini en fazla ilgilendiren bölümü b fıkrasındaki yürütme ile ilgili görev ve yetkileridir.
b fıkrası şöyledir. Yürütme alanına ilişkin olanlar:'' Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek, Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak, Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
Milletlerarası antlaşmaları onaylamak ve yayımlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek, Genelkurmay Başkanını atamak, Millî Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak, Millî Güvenlik Kuruluna Başkanlık etmek, Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun
hükmünde kararname çıkarmak, Kararnameleri imzalamak, Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak, Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak, Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak, Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek, Üniversite rektörlerini seçmek,''
Anayasanın 8.maddesi ile 104. maddeyi birlikte düşünüldüğünde bir ayağı eksik olarak yarı başkanlık sisteminin anayasal olarak işler olduğu görülmektedir.
Peki eksik olan nedir?
Anayasanın 109,110,111,112. maddelerindeki görev ve yetkilerdir.
Bu maddeleri sırasıyla irdelersek,
109.madde bakanlar kurulu''- Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur.
Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır.
Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.
110.madde göreve başlama ve güvenoyu''Bakanlar Kurulunun listesi tam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise toplantıya çağrılır.
Bakanlar Kurulunun programı, kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunur ve güvenoyuna başvurulur. Güvenoyu için görüşmeler, programın okunmasından iki tam gün geçtikten sonra başlar ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçtikten sonra oylama yapılır.
111.madde Görev sırasın güvenoyu ''Başbakan, gerekli görürse, Bakanlar Kurulunda görüştükten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinden güven isteyebilir. Güven istemi, Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesinden bir tam gün geçmedikçe görüşülemez ve görüşmelerin bitiminden bir tam gün geçmedikçe oya konulamaz. Güven istemi, ancak üye tamsayısının salt çoğunluğuyla reddedilebilir''
112.madde Görev ve siyasî sorumluluk''Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem
ve işlemlerinden de sorumludur. Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde and içerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tâbi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödenek ve yolluk alırlar.
Bu maddelerinden anlaşılacağı üzre Cumhurbaşkanı atamış olduğu başkan ile görev paylaşımıdır.
Cumhurbaşkanı ile başbakanın görev paylaşımında küçük bir ayrıntı ile anayasa bir ayrım yapmıştır.
Cumhurbaşkanın 104 maddede'' Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir....''devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Başbakan ise 112.maddesine göre''...... Başbakan bakanların görevlerinin anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine yetirilmesini gözetir ve düzeltici önlemler almakla yükümlüdür....''
Ayrım iki türlü ortaya çıkmaktadır.
Birincisi yürütüm ve siyasi sorumluluk,ikincisi ise gözetmenin yanında düzeltici önlemlerin alınmasıdır.
Cumhurbaşkanın yürütümde gözetimi varken siyasi sorumluluk yoktur.Başbakanda yürütüm ve siyasi sorumluluk bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanın gözetim görevini anayasa baskılarken başbakan için gözetim ve düzeltici önlemleri baskın tutmuştur.
Şöyle bir sonuç çıkarabiliriz.
Cumhurbaşkanı ile başbakanın diğer bir ifade ile bakanlar kurulunun başının arasında yetki bakımında bir fark olmadığı görev ve sorumluluk bakımından ise başbakana sorumluluk vermesi ki bu sorumluluk siyasi sorumluluktan gelmektedir
Dolayısıyla siyasi sorumluluk alan başbakan icradan bütünüyle sorumludur.
Burada halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı siyasi sorumluluk almış olmakta olup ve icrada da aynı sorumluluğu üstlenmelidir.
Bu durumda başkanlık sistemi ile Cumhurbaşkanın ukdesinde toplanarak siyasi sorumluluk içerisinde
Rejimin temel unsurları ve devletin üniter yapısı dışında kalan görev ve yetki birleştirilmesi ile
devlet başkanlığı sistemi Türk milleti geleneklerine uygun olduğu düşüncesindeyim.
Kaldı ki anayasamızın Cumhurbaşkanına vermiş olduğu görev ve yetki buna uygun olduğu dur.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip ERDOĞAN ın Cumhurbaşkanın yetki ve görevlerin kullanılması gerektiğini dile getirerek siyasi sorumluluk almasını belirtmesi İcra sorumluluğunu üstlenmesi ülkenin kalkınmada ve istikrarında büyük bir gelişim içerinde olmasının başkanlık sisteminden geçtiğini vurgulaması doğru bir karar olduğu düşüncesindeyim.
Başkan etrafında ayrı bir bakanlar kurulu,millet adına hareket eden bir meclis tam bağımsız bir yargı
ile yürütüm ve siyasi sorumlulukta sınırsız bir devlet başkanlığı sistemi ülkenin 21. yüzyıla
sıçrama yaparak devam etmesini ümid ederim.