Mısır kuzey Afrika da 80 milliyon nüfusa sahip büyük çoğunluğu Araplardan oluşan piramitleri, ve Nil nehri ile ünlü bir ülkedir.1000 kilometre kare gibi bir toprak bütünlüğüne sahiptir.
5000 yıllık bir tarihi sahip olup tarihi geçmişi ile gizemli bir ülke konumundadır.
Mısır 1517 yılında yavuz sultan selim döneminde Ridaniye savaşı ile Osmanlı hakimiyetine geçmiş dört yüzyıl gibi uzun süre Osmanlı hakimiyetinde kalarak 1922 de bugünkü devletin kuruluşu gerçekleşmiştir.
Kısada olsa mısır modernleşme ve demokratikleşme sürecinde etki eden Osmanlı paşaları Mehmet ali paşa ve Hıdiv İsmail paşadan söz etmeliyiz.
Napolyon’un 1789 da mısır a asker çıkarmasından sonra Osmanlı imparatorluğu 1805 de Mehmet ali paşa vali olarak atanmıştır.ali paşa döneminde danışma meclisi oluşturulması ve kadınların iş hayatında erkeklerle birlikte çalışmasına izin verilmesi ve eğitim ve politik alanlarda reform hareketleri ali paşa dan sonraki Hıdiv İsmail paşa döneminde devam etmiştir.
Başkenti kahire olan mısır dört ülkeye sınırı vardır.Libya,sudan,Filistin,İsrail’dir
mısır Osmanlı devletine bağlı iken 1882 yılında İngiliz etkisi altına girmiştir..1922 yılında tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek monarşi bir yönetim benimseyerek 1.Fuat kral olarak tahta çıktı.
Monarşi ile yönetilen mısır aynı zamanda demokratikleşmesi ve modernleşmesi de bu dönemde başladı.genel oy hakkının verilmesi ile ilk seçimde Vaft partisi birinci parti olmuştur.liberal ve batıcı bir anlayışa sahipti olan Vafd partisinin bu tutumuna karşılık 1935 den sonra milliyetçi ve İslamcı akımlar karşısında güç kaybederek 1938 dönemlerinde yapılan seçimlerde halk tarafından gerekli ilgiyi göremedi.1935 den sonra Arap milliyetçiliği planında hareket ederek 1940 yıllarda Arap birliğine öncülük etmiştir
Mısır Arap –İsrail savaşında önemli rol oynayarak savaştan yenilgi ile çıkmıştır.savaş sonrası ülkede istikrasızlıklar başladı.ekonomik ve siyasal istikrasızlıklar sonucu cemal Abdül nasır’ ın liderliğinde hür subaylar hareketi ile yapılan darbe sonucu yeni bir dönem başlamıştır.
1956 de cumhurbaşkanlığına gelen nasır sosyalizm ile Arap milliyetçiliğini bütünleştirerek uzun yıllar iktidarda kaldı.Monarşi yönetimden darbe ile otoriter rejime geçen mısır yönetimi 1970 nasır’ın ölümüne kadar devam etmiştir.
nasır ın 1970 de ölümü ile yardımcısı Enver Sedat cumhurbaşkanlığına seçilerek yönünü mısır tekrar batıya dönmüştür.nasır ın Sovyetler birliğine yakınlaşması ile sosyalizm yönündeki yönetimi Enver Sedat’la batı yönlü özellikle ABD ile yakınlaşmaya başlamıştır.Enver Sedat’ın batı yanlısı kısmen de olsa demokratik yönetim düşüncesi ülkede istikrar sağlanmaya çalışılmıştır.on yıl süren yönetimden sonra 1981 yılında Enver Sedat ın öldürülmesi ile yardımcısı Hüsnü mübarek cumhurbaşkanlığına seçilerek otuz yıl gibi uzun süre iktidarı elinde tuttu.
Hüsnü mübarek seçimden sonra sıkıyönetim ilan ediyor ve bütün yetkileri elinde topluyor.altı dönem iktidarda kalan mübarek sıkıyönetimi sürdürüyor.ordu devlet ilişkisini kullanarak iktidarda kalmayı başarmıştır.muhaliflerine acımasızca davranarak muhalif partilerin bir sebeple seçimlere katılmalarını engelliyor. ABD’ nin en önemli müttefiki konumunda kalarak İsrail’in de en büyük müttefiki oluyor.
Hüsnü Mübarek altı dönemdir yönettiği mısır cumhurbaşkanlığına oğlu cemal mübarek i düşündüğü dönmede 25 ocak 2011 de mısır devrimi gerçekleşiyor ve ordunun yönetime el koyması sonrası Müslüman kardeşlerin siyasi yasağının kalkması sonucu ilk demokratik seçimde Muhammet Mursi önderliğinde adalet ve özgürlük partisi seçimleri kazanıyor.
Mısır hür subaylar darbesinden sonra Muhammet Mursi dönemine kadar yani 1.nasır döneminden itibaren siyasal rejim olarak totalitarizm temelinde güçlü bir devlet başkanlığı etrafında küçük bir yönetici grubu ile devletin bütün kademelerini kontrol ettiği ve tek bir siyasal baskı altında totaliter yapı ile yönetilmiştir.
Demokratik bir seçimle iktidara gelen Muhammed Mursi cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra hızlı bir şekilde devlet kurumlarını özellikle asker ve muhalefet üzerinde baskı ve caydırıcı operasyonlar yapmaya başladı.Yeni parlamentonun seçimine kadar bütün yasama yetkilerini kendi üzerine aldı.Basın üzerinde sürekli gözaltılar ile basın kurumuna karşı tutumlar sergiledi.kendi rejimini uygulamak üzere süratle anayasa değişikliğine gidildi.Muhalefet üzerinde kaos yaratacak tutumlar içerisinde bulunarak otoriter rejimini kurma içerisinde bulunuldu.Dolayısıyla halk üzerinde ve kurumlar içerisinde diğer taraftan yargı üzerinde baskı ve tek taraflı yetki ile kontrol etmeye çalışmıştır. 3temmuz 2013 de Anayasa değişiklipinin geri çekilmesini isteyen halk hareketinin etkisi ile general Adülfettah sisi(Savunma bakanı) liderliğinde gerçekleştirilen darbe ile sisi devlet başkanı olmuştur.Mısır tekrar darbe iktidarı ile karşı karşıya kalmıştır.Demokratik yollarla iktidara gelen Mursi halk,yargı ,basın ve muhalefet üzerinde baskıcı bir vesayet kurmaya çalışması aynı düşünce ve zihniyetteki darbecilere zemin hazırlamıştır.Dolayısıyla darbeci iktidar ile Mısır’ın antidemokratik yönetimine sebep olmuştur.
Yukarıda belirtildiği gibi mısırın demokratik seçimler sonrası 2011 de Muhammet Mursi’nin iktidara gelmesi akabinde 2013 de askeri darbe ile sisinin iktidara gelmesi mısır daha geniş anlamda Arap dünyasında demokratikleşme alanında çok ileri gidilememiştir.siyasal katılımcılık,bireysel özgürlükler,demokratik eşitlik alanında ve yargı bağımsızlığında mısır ve diğer Arap ülkeleri de gelişme gösterememiştir.
Monarşi ve otoriter ve kısmen totaliter yönetim bensinmiş olup,teknolojik,siyasal ve demokratikleşme ve yargı bağımsızlığı alanında dünya ile entegre olunamamıştır.
Siyasal iktidarın baskıcı ve tek parti ve seçkin zümre ile yönetilen ülkelere bakıldığında ekonomik,teknoloji ve bilim alanında gelişme olmamıştır.Bu tip ülkeler ülke kaynakları dış güçler tarafından kontrol edilen ve dışa bağımlı halde kendini idame ettirmektedir.Diğer yandan ülkede hukuk ve adaletin seçkin zümrenin kontrolünde olduğunu net olarak görebiliriz.Dini inançlar kutsal kitap da ki ilahi emirlerin dışında yorumlanarak toplumun inançları yıpratılıp seçkin siyasi iktidara yönelik yorumlarla toplum üzerinde algı oluşturularak biat ve itaat kültürü oluşturulma yönünde adımlar atılmıştır.Mursi iktidarın da bunu net olarak görebiliriz.Aynı zamanda dini inançların toplum içerisinde siyasal otorite ile birlikte hareket eden tamamen din dışı hareket eden dini paralel yapılanmalar( dış destekli olanlar en tehlikelilerdir) ülke içerisinde illegal örgütlenmeler ile ülkenin eğitim,ekonomik ,sosyal,hukuk alanında gelişmesine engel oluşmuşlardır.
Mısır , Libya,Suriye,ırak ve diğer Arap ülkeleri hukuk devletinden uzak eğitim, ekonomik,teknolojik ve sanayi olarak dışa bağımlı yöneten seçkin zümre kurum ve kuruluşlar üzerinde itaat ve biat oluşmasını sağlayarak yönetilen halkın dış dünya ile irtibatını keserek ülke içerisinde kendi dünyalarını oluşturmuşlardır.