Amerika ile ilişkilerin sorunlu hale gelmesi nedeniyle, finansal kriz yaratılma riski gündeme geldi. Dolar kurunun bir haftada 20 kuruş yükselmesi, insanları korkutuyor. Komplo teorisyenleri aklına geleni söylüyor. İnsanlar, finansal kriz yaratılacağından endişe duyuyor.
Ekonominin kendine göre kuralları vardır. Bu kurallar, herkes için geçerlidir. Finansal kriz yaratabilmek için üç ekonomik şart var. Bu şartlar mevcut ise uluslar arası bankerler kolayca finansal kriz yaratabilir.
1. Ülkenin Merkez Bankasına sahip olmak.
Eğer uluslar arası bankerler merkez bankasındaki hisselerin çoğunluğuna sahip ya da karar mekanizmasına egemen ise, finansal krizi istediği zaman yaratabilir.
TC Merkez Bankasın'da Hazinenin hissesi yüzde 54 ve karar mekanizmasına, Hükumet egemen. Bu nedenle merkez bankasını kullanarak bankerler, Türkiye'de finansla kriz yaratamaz.
2. Piyasa yapıcı bankalara sahip olmak.
Merkez Bankasında egemen olamadığı zaman, bankerler ülkedeki banka hisselerini satın alıyor. Özelleştirme politikası bu işe kolaylık sağlıyor. Mevduatın yüzde 60'ını kontrol eden bankalar ele geçirildiği zaman, bankerler finansal kriz yaratma gücüne ulaşıyor.
Maliye Bakani Unakıtan zamanında, Ziraat Bankası özelleştirmeye konu oldu. Finansal egemenliki kaybedildiği taktirde, bankerler siyasal otoriteleri "finansal kriz yaratarak zora sokar" diye yazılarımla uyardım. Çünkü, Ziraat Bankası piyasa yapıcı bankaların başında geliyor.
Uyarıma uydular ve diğer devlet bankalarını da özelleştirmediler. Bu kötü günde neması toplanıyor. Ziraat, Halk, Vakıflar ve İş Bankasi mevduatın yüzde yetmişini kontrol ediyor. Mevduatı kullanarak nakit üretme gücü kamunun elinde bulunuyor.
3. Borçları kullanarak kriz yaratılabilir.
Vadesi gelen borçlar uzatılmaz. Yeni borç verilmez. Ülke borç batağına sürüklenir ve 2001 krizine benzer bir durum ortaya çıkar. Bunun için gerekli şart, cari açık ve bütçe açığının birlikte oluşmasıdır.
Türkiye son 14 yıldan beri bütçe açığı vermiyor. Aksine "faiz dışı fazla" veriyor. Fazlalık borçların tasfiyesinde kullanılıyor. Bu yıl bütçede, milli hasılanın yüzde ikisine yakın açık var. Suriyelilere yapılan harcamalar ve devletin israfı acığa neden oldu. Ulusal hasılanin yüzde üçüne kadar, bütçe açığı tolare edilebiliyor. Hükumetin biraz tasarruf tedbiri uygulaması gerekiyor.
Maalesef cari açık veriyoruz. Bu yıl 37 milyar dolar civarında cari açık vereceğimiz anlaşılıyor. Türkiye'nin sorunu da buradan kaynaklanıyor.
Bu iki koşul birlikte oluştuğu zaman, Devlet ve Hazine kefaletindeki borç taksitlerinin yenilenmemesi suretiyle finansal kriz yaratılabilir. Kamu'nun 125 milyar dolar borcu var. Bankaların yurt dışına borçlarından dolayı Hazine kefaleti mevcut. Bunların en önemlisi "konsorsiyum" kredileridir. Miktarı 170 milyar doları buluyor.
Kamu borcu uzun vadeli. Beş yıldan kısa vadeli olanlar ile faiz ödemeleinin karşılığı merkez bankasında rezerv olarak fazlasıyla mevcut. Bu aşamada , Kamu Borcu kullanılarak finansal kriz çıkarılamaz.
Bankalara gelince;
Bankalar, 170 milyar dolar dış borçlarına karşılık, 29 milyar dolar nakit parayı yurt dışı hesaplarında tutuyorlar. Bu miktar, iki yıllık banka faiz ve borç taksidi ödemelerine tekabül ediyor. Dolayısıyla bankaların dış borçlarını kullanarak kriz yaratmak mümkün değil.
Dolardaki artışlar spekulatif özellik taşıyor. Likidite sınırlaması ile dolardaki artışın durdurulması mümkün. Zira, elinde TL olan dolar satın alabilir.
Merkez Bankasi sıkı para politikası ile likiditeyi kısacağını söyledi. Spekülatör, dolar satın alacak likiditeyi bulamaz ve Kur artışı bir süre sonra geri dönebilir.
Finansal kriz yaratılacak söylemini kullanarak "komplo teorisi üretenler" boşuna uğraşıyor.