Köylüler sonunda isyan etti!

TAKİP ET

Kumru Güneycik Mahallesi sakinleir sonunda isyan etti. Mahallede faaliyet gösteren taş ocaklarına tepki gösteren 100 kişilik grup ilçe merkezinde basın açıklaamsı yaptı.

Güneycik’ten araçlarabinen grup İlçe Merkezine 1 km kala araçlardan inip yürüyüş yaptı. Ellerinde pankartlarla Belediye Binası önünde güvenlik önlemleri altında yapılan açıklamayı Murat Ankara okudu.

Açıklamanın satır başları şöyle;

Öncelikle bizlere yasal imkânlar sunup burada basın açıklaması yapmamıza olanak sağlayan Sayın İlçe Kaymakamımıza ve diğer yetkili mercilere Güneycik köylüleri adına şükranlarımızı sunuyorum.

Bizler Kumru’nun Güneycik Mahallesi’nde yaşıyoruz. Mahallemizde bir süredir faaliyette olan taşocağı gürültüsüyle, tozuyla, nakliye kamyonlarıyla bizleri canımızdan bezdirmiştir.

Faaliyetin iptal edilmesi için açtığımız davayı üç yıl önce kazandık, ancak şirket yeniden izin alarak bir yıldır çalışmalarını sürdürmektedir.

Bizler, mahalleye bu kadar yakın bir yerde bir taşocağı olmasının sakıncalarını ilgili kurumlara bildirdik; ancak yeterli bir yanıt alamadık. En korktuğumuz şey geçen hafta başımıza geldi ve şirketin nakliye kamyonu mahallemizin ortasından geçen yolda bir kaza yaptı.Bunun olabileceğini önceden söyledik, çünkü yolumuz dar ve kamyon sürücüleri araçlarını çok hızlı kullanıyorlar. Yolun üzerinde bir okulumuz var. Öğrenciler okula girip çıkarken korkuyorlar, aynı şekilde veliler de tedirgin. Şirket faaliyeti için izin alırken sürücülerin hız yapmayacağını, öğrenci çıkış saatlerinde okul çevresinde malzeme nakli yapılmayacağını taahhüt etmiş ama ne yazık ki bu taahhütlerini yerine getirmemektedir.

Şirket, kendisinin hazırlattığı ÇED Raporunda faaliyet gösterdiği alanda kaynak suyu varsa bu suyun azalmaması ve kirlenmemesi için tedbirler alınacağından bahsediyor. Ancak, suyumuz faaliyet öncesine göre azalmış, hatta zaman zaman kesilmektedir. Daha önce topraktan süzülerek gelen sular temiz akmaktayken, şimdi yağmur yağdığı anda bulanıklaşmaktadır.

Taşocağından çıkan pasa (artık malzeme) taşocağı sahası içinde önceden belirlenen bir stok alanda depolanması gerekirken, böyle bir alan yoktur.

Taşocağı alanında üretime başlamadan önce yüzeyde bulunan bitkisel toprak sıyrılıp alınarak pasadan ayrı bir yerde depolanması gerekirken böyle bir depolama alanı yoktur.

Her türlü atık için sızdırmaz depolama alanı olması gerekirken, atık yağ tenekeleri ortalarda dolaşmaktadır.

Şirketin ÇED Raporunda taşocağı alanında ve çevresinde fındık bahçesi ve orman vardır, çalışma başlamadan önce ilgili kurumlardan izin alınacaktır, diyor. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne izin alınıp alınmadığını sorduğumuzda; Mart ayında verdikleri yanıttaproje alanının tarım alanı olduğu ve henüz izin alınmadığı, Haziran ayında verdikleri yanıtta ise tarım dışı alan olduğu ve izne gerek olmadığı belirtiliyor. Faaliyet alanı değişmemişken, iki buçuk ayda ne değişti anlayabilmiş değiliz.

Taşocağında çalışma sırasında ve taşın nakliyesi sırasında oluşan toz bizleri rahatsız etmektedir. Şirket taahhüt ettiği hiçbir önlemi almamıştır. Bir saat içinde en fazla 4 kamyon sefer yapacaktır, demiş ama 7-8 kamyonun sefer yaptığına tanık olmuşuzdur. Taşıma sırasında kamyonların üzerleri branda ile örtülerek toz yapması engellenecektir, demiş ama kapatmamıştır.Günde iki kez arazözle yollar ıslatılacak, demiş ama ıslatmamıştır. Mahalleli kapısını penceresini açamaz, çamaşırını dışarıya asamaz hale gelmiştir. Sebzelerimizin ve meyvelerimizin yaprakları toz içinde kalmış, ürünlerimiz eski verimini ve kalitesini yitirmiştir.

Şirket, gürültünün en aza indirilmesi için iş makinelerinin aynı anda çalışmayacağını belirtmiş, ancak aynı anda üç adet kırıcının çalıştığına tanık olmaktayız.

Şirketin ruhsat aldığı alan yaklaşık 96 hektardır, bu 960 dönüme eşit bir alandır. ÇED Raporunda projenin ekonomik ömrünün 45 yıl olduğu belirtilmektedir. Bu kadar büyük bir alanın yok edilmesi hem doğa hem de bizim için büyük bir tahribattır. Güneycik’te yaşamak bizim için imkânsız bir hale gelecektir. Biz bunu istemiyoruz, çünkü bizim gidecek bir yerimiz yok. Hele de 45 yıl bu gürültüye, bu toza, pisliğe katlanmak istemiyoruz.

Bizler sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyoruz, bu bizim en doğal hakkımız; bu hakkı savunmak için elimizden geleni yapacağız.

Bizler buralarda doğduk, buralarda büyüdük; çocuklarımız da buralarda, sağlıklı bir şekilde büyüsün istiyoruz.

Basın açıklamasının ardından grup sessizce dağıldı.