TBMM'DE FINDIKLA İLGİLİ KİM NE KONUŞTU

TAKİP ET

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde MHP ve CHP tarafından verilen iki ayrı önerge AK partili vekillerin oylarıyla red edildi. AK Partili vekiller önümüzdeki haftalarda fındıkla ilgili meclise önerge getireceklerini açıkladı.

Oldukça tartışmalı geçen fındıkla ilgili oturumda kim neler söyledi.

TBMM kayıtlarında yer alan o konuşmalar;

Öneri:

16 Ekim 2018 tarih, 2997 sayıyla TBMM Başkanlığına MHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın verdiği fındık üreticilerinin sorununun araştırılarak sorunların çözümüne yönelik alınabilecek tedbirlerin ve yapılabilecek düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair önergemizin görüşmelerinin 17/10/2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

 BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta konuşacaktır.

Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bugün fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılması, çözümüne yönelik alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Mecliste bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz, buna ilişkin önerimiz var. Ben de partim adına konuşmak üzere söz aldım, hepinizi saygıyla selamlarım.

Fındık meselesi, tabii, hepimiz biliyoruz ki Türkiye açısından stratejik bir ürün. Yaklaşık 3 milyar dolarlık bir cirosu var, natürel fındık olarak baktığımızda bu, böyle çok daha yükseltilebilir. Karadeniz bölgesinde önemli bir kesimin tek geçim kaynağı, birçok insanın da önemli geçim kaynağı ama bazı insanlarımızın tek geçim kaynağı olan bir üründen bahsediyoruz.

Fındıkla ilgili önce yapısal sorunları kısaca bir gözden geçirelim. Biz bunu, tabii, burada defalarca konuştuk. Hakikaten fındıkta ciddi yapısal sorunlar var. Bunlardan ilki, bir defa fındık piyasasını düzenleyecek, regüle edecek güçlü bir müdahale kurumu yok. Hem finansman açısından güçlü hem de uzmanlık açısından güçlü bir müdahale kurumunun varlığının olmadığını görüyoruz. Şu anda bunu TMO yapmaya çalışıyor, TMO bu konuda mütehassıs bir kurum değil ve TMO piyasaya hep geç giriyor. Yani fındık üreticisinin önemli bir kısmının, özellikle küçük üreticinin elinden fındık çıktıktan sonra TMO piyasaya giriyor, verdiği fiyat da zaten çoğu zaman tatminkâr değil. Böyle bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz.

Belki ikinci yapısal sorun, bir fındık üreticisinin depolama imkânı yok. Yani lisanslı depoculuk veya normal, işte, sağlıklı şartlarda depolama imkânının da olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla, fındık üreticinin elinde çıkmak durumunda, ürün çıktıktan sonra paraya ihtiyacı olmasa bile, fiyatı düşük bile olsa mutlaka bunu tüccara satmak durumunda kalıyor. Yani fındık toplanıyor, yurt dışına satılıyor, bir ürünün içerisine, çikolatanın içerisine giriyor, Türkiye bir de o çikolatayı sattığı fındığın 10 katı kadar fiyatla ithal ediyor, biz çikolatayı yiyoruz ancak hâlâ üreticinin verdiği 1 ton, 2 ton fındığın fiyatı kesilmemiş ve parası alınmamış. Dolayısıyla arzda bir sıkıntı olmadığı için arz talep dengesi açısından fiyat oluşumuna baktığımızda –fındıkta tek alıcı var, o da ayrı bir sorun, onu da birazdan söyleyeceğim- dolayısıyla üreticinin mağduriyeti söz konusu oluyor çünkü düzgün bir fiyat oluşumu yok, fındık piyasaya mutlak suretle sürülmek durumunda kalıyor, depolama imkânı yok.

Örgütlü olmayan bir üretici kesim var, sayıları 100 binleri buluyor ancak bunun karşısında tek alıcı var yani tüccar olması bir şeyi değiştirmiyor, o bütün tüccarların, toplayan esnafın fındığını götürdüğü tek alıcı yabancı bir şirket var arkadaşlar. Bu, en temel sorunlardan bir tanesi. Buradan Rekabet Kurumuna da seslenmek istiyorum: Böyle bir şey olmaz, bu tekelleşmenin önüne geçmek lazım. Tek alıcı istediği şekilde fiyatı belirliyor. Dolayısıyla böyle bir stratejik ürün.

Dünya üretiminin, bakın, yüzde 70’ini yapıyoruz. Dünya ihracatının yüzde 75’i Türkiye’de. Bu ürünün yurt dışı fiyatında zaten biz belirleyici değiliz de yani yurt içerisindeki satış fiyatını dahi belirleyemiyoruz. Dolayısıyla bu konu, önemli bir konudur. Bu konu, Bakanlık  tarafından bugüne kadar çözülemedi. Bunu bir siyasi konu olarak da ele almıyoruz biz. Bu anlamda, Meclis araştırması komisyonunun kurulmasının hakikaten önemli olduğunu düşünüyoruz.

Diğer yapısal problemler neler? Verimlilik problemi. Yani şimdi rakamlara boğmak istemiyorum sizi. Diğer fındık üreten ülkelere baktığımızda verimlilikte ciddi bir verimsizlik olduğunu görüyoruz. Bir yandan da girdi maliyetlerinin yüksekliğiyle birlikte düşündüğümüzde bu da fiyat üzerinde bir baskı oluşturuyor yani fındık üreticisi çok kârlı olmadan, bir şekilde bu işi yapmak durumunda kalıyor.

Diğer bir konu: Biz fındığı natürel fındık olarak... Böyle işte ithalatta bir sürü sorunlarla karşılaşıyoruz. Hâlbuki fındık, işlenerek, çok daha yüksek katma değer yaratılarak satılabilir. Hem bu Karadeniz Bölgesi için ciddi bir geçim kaynağı, istihdam kaynağı olabilir hem de ülke açısından çok daha fazla gelir getirebilir. İşte, bu anlamda, özel sektör yatırımlarına yani fındığın işleneceği özel sektör yatırımlarına çok ciddi teşvikler vererek Karadeniz Bölgesi’nde bu yatırımları teşvik etmek durumundayız. Yani natürel olarak fındık -onda bile hani ihracattaki sorunları az önce anlattım- ihracatının bu şekilde çok fazla bir anlamı yok. Bunu çok daha yüksek katma değerlerle aslında hem ülke içerisinde hem de yurt dışına satışta bu işi sağlayabiliriz.

Tabii, borsa meselesini söylemeyeceğim bile. Yani, fındığın fiyatı yurt dışında belirleniyor. Aslında Türkiye'de belirlenmesi lazım. Yüzde 75’i sizde olan bir ürünün niye fiyatı dışarıda belirlensin? Ama diğer sorunları çözemediğimiz için bu borsa sorunu çok fantezi kalıyor.

Şimdi, dolayısıyla, günümüzdeki, bugün yaşadığımız sorunlara geldiğimizde, bakın, geçen yıl ağustos ayının ortasında TMO fındık alım fiyatını düşük olmakla birlikte açıklamış. Şimdi, 17 Ekimdeyiz, daha henüz TMO’nun açıkladığı bir fındık fiyatı yok. Şu anda 12 liradan, 13 liradan, 12,5 liradan, 11,5 liradan fındık satılıyor. Geçen yıl açıklanan fiyat 10 lira -10,5 lira da var da 10 lira, yaygın olan fiyat 10 lira- kurdaki değişimi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Devamla) – Geçen yıl o fiyat açıklandığında kur 3,52. Fındığın çok önemli bir kısmının ihraç edildiğini düşünürsek, kur değişimini yansıttığımızda yani TL/dolar kuru değişimini yansıttığımızda bugün fındığın fiyatının, geçen sene beğenmediğimiz o 10 lirayı bugüne getirdiğimizde kurla düzelterek 16 lira, 16,5 lira olması lazım; fındık 12 liradan satılıyor. Dolayısıyla bu sorunların üzerine gidilmesi lazım.

Tabii, bir de Ordu’da biliyorsunuz bir sel felaketi oldu. Bu sene rekolte düşüklüğü var. Oradaki sel felaketinden bizim Samsun, Ayvacık, Salıpazarı, Terme, Çarşamba ilçeleri de çok etkilendi. Bugün ziraat odası başkanları, muhtarlar bize de geldiler. Bakın, hepsinin şöyle de talepleri var. Bu selden dolayı ve rekolte düşüklüğünden dolayı borçları ödemekte ciddi sıkıntı çekiyorlar. Bu sadece bizim Samsun için değil; Ordu, Giresun ve Samsun’daki üreticilerin borçlarının ertelenmesi konusunda Hükûmetten bir talepleri var, Ziraat Bankası ve tarım kredi borçları başta olmak üzere böyle bir talepleri var ve bu talebin yerine getirilmesi konusunda da Hükûmete davette bulunmak istiyorum.

Bu komisyonun kurulmasının son derece önemli olduğunu düşünüyoruz ve desteklerinizi bekliyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Usta.

Öneri üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs konuşacaktır.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada üzerinde konuştuğumuz ürünümüz yani fındığımız başta Trabzon, Giresun, Samsun, Ordu, Düzce, Sakarya, Zonguldak, Kocaeli gibi illerimizi de çok yakından ilgilendiren, burada yaşayan vatandaşlarımızın, insanlarımızın büyük bir bölümünün tek geçim kaynağı olan bir ürünümüzdür.

Şimdi, baktığımızda -biraz evvel hatip, fındığımızın Türkiye üzerindeki etkisi konusunda çok önemli rakamlar verdi- fındık, yaklaşık 3 milyar dolar ihracat geliri getiren bir ürünümüzdür. Dünya fındık üretimine baktığımız zaman yüzde 70’i Türkiye’nindir. Bu yüzde 70’lik ürünün de yüzde 77’si ihraç edilmektedir. Türkiye'de yaklaşık 500 bin aile doğrudan fındık üretimi yapmaktadır. Böylesine stratejik olan bir ürünümüzün bugünkü hâline baktığımızda ise durum içler acısıdır. Fındık üreticisi perişandır, mağdurdur. Sadece Trabzon’da 16 tane fındık bahçesi resmî olarak icradan satışa çıkmıştır. Yani “stratejik ürün” dediğimiz fındığımız bugün icra edilen hâle dönmüştür. Peki, bu nasıl olmuştur?

Şimdi, baktığımızda, fındık konusunda çok şeyler konuşabiliriz ama burada bir süreç yaşanıyor. Hükûmet yetkilileri üreticimize sürekli TMO’nun yani Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye gireceğini ve fındık üreticimizi mağdur etmeyeceklerini söyleyerek ümit vermişlerdir. Bu noktada hem Cumhuriyet Halk Partisi hem Milliyetçi Hareket Partisi hem biz, hatta ve hatta AK PARTİ’ye mensup arkadaşlarımız da aynı şeyi söylemişlerdir, üreticiyi umutlandırmışlardır. Üretici, bu siyasilerin, gücü elinde bulunduranların sözüne güvenerek beklemiştir. Beklemiştir de ne olmuştur? En sonunda fındık bahçeleri icraya düşmüştür. O yüzden burada şunu söylememiz lazım: Beyler, saygıdeğer milletvekillerim; TMO, Toprak Mahsulleri Ofisi kimindir, kime bağlıdır? Toprak Mahsulleri Ofisi talimatı nereden almaktadır? Bunu söylerken güzel söylüyoruz, diyoruz ki: “Ey üretici, sabırlı ol. Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girecek, senin ürününün bedelini verecek, seni mağdur etmeyecek.” Diyoruz diyoruz de en sonunda ne oluyor? Yine bir Sayın Bakanımız –ki benim de hemşehrimdir, takdir ettiğim de bir hemşehrimdir- en sonunda ayaküstü “TMO bu piyasada yok.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın.

Buyurun.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Yani yok.

Çok değerli milletvekilleri, o yüzden, bu fındık olayına, fındık hadisesine çok büyük bir çoğunluğu ilgilendiren, mağdur olan üreticimizin mağduriyetinin giderilmesi konusunda biz verilen araştırma önergesini destekliyoruz. İktidarıyla muhalefetiyle, özellikle AK PARTİ’deki bölge milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bizim oradaki üreticinin çekmiş olduğu sıkıntıyı siz yakından takip ediyorsunuz. Lütfen bu araştırma önergesine destek verelim diyorum.

Bizim orada bir söz vardır, bir türkü vardır: “Yine yeşillendi fındık dalları/Acep ne olacak yârin hâlleri.” derler. Şimdi de bu türkü şöyle değişiyor: “Yine yeşillendi fındık dalları/Acep ne olacak bu milletin hâli?” diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Örs.

Öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu konuşacaktır.

Buyurun Sayın Katırcıoğlu. 

Süreniz üç dakikadır.

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu konunun gündeme gelmiş olması gerçekten sevindirici çünkü gerçekten Türkiye'nin sanayileşememesinin, Türkiye'nin gelişememesinin önemli sorunlarından biriyle de ilişkili. Neden ilişkili? Şundan ilişkili: Şimdi, şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Dünyanın fındık üretiminin yüzde 70-80’ini Türkiye’de biz üretiyoruz fakat fiyatlarıyla ilgili olarak da herhangi bir etkimiz ve katkımız yok. Tıpkı bor madenine benziyor esasında. Bor madeninde de, bildiğiniz gibi, dünyada en büyük, en geniş rezervlere sahip olduğumuz hâlde bor fiyatlarını belirleme şansımız yok. Esasında bu bir soru: Niçin yok? Neden bizim fındık fiyatının belirlenmesiyle ilgili olarak herhangi bir katkımız, herhangi bir etkimiz olmuyor? Tamamen Avrupa’nın büyük şirketlerinin etkilediği borsalarda belirlenen fiyatları kabul ederek biz ihracat fiyatlarımızı belirliyoruz, bu çok temel bir problem. Dolayısıyla da öneriyi bu anlamda yararlı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olarak görüyoruz.

Şimdi, esasında sorunlar yumağına baktığımızda -benden önce konuşan arkadaşlarımız en azından çok kabaca değindiler, ben de bir başka kısmına değineyim- bir kere, geleneksel destekleme politikalarından vazgeçildikten sonra yerine konulan şey serbest piyasa ekonomisi oldu arkadaşlar. Oysa bu tür sektörlerde serbest piyasa ekonomisi “Hadi biz serbest piyasa ekonomisi yapıyoruz.” diyerek devletin tümüyle o alandan çıkmasıyla kendiliğinden gerçekleşmez. Serbest piyasa ekonomisi kendiliğinden olan bir şey değildir zaten. Ama Türkiye 1980 itibarıyla serbest piyasa ekonomisine geçtiğini söyleyen bir ülke oldu fakat serbest piyasa ekonomisinin gereğini de yapan bir ülke olamadı maalesef.

Şimdi, bakın, arkadaşlar, ben özellikle konunun şu yanının önemli olduğunu düşünüyorum: Yine, benden önce konuşan arkadaşlardan biri değindi; fındık ihracatının aşağı yukarı yüzde 50’si yabancı 3 şirketin elinde; yanlış duymadınız, yabancı 3 şirketin elinde; onlar ihracatı yapıyorlar, dolayısıyla da onlar esasında bir tür kartel gibi davranarak iç piyasa fiyatlarını büyük ölçüde belirler bir güce sahipler. Dolayısıyla da “Serbest piyasa ekonomisine geçildi.” dedikleri günden itibaren tüketicimiz karşılaştığı fiyat politikalarından veya fiyat düzeylerinden hep olumsuz etkilenmiştir ve o sebeple de fındık üreticilerimiz gerçekten de mağdur durumdadır.

Son bir şey…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Katırcıoğlu.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu bağlamda, eğer bu araştırma önergesi kabul edilirse -ki biz önergenin lehindeyiz- özellikle Rekabet Kurulunun, Rekabet Kurumunun bu konudaki etkinliğini sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Bunun da sebebi şudur arkadaşlar: Rekabet Kurumu bir bağımsız kuruluştu bildiğiniz gibi fakat 2010 civarında –yanlış hatırlamıyorsam tarihi- bir biçimde bir bakanlığa bağlandı ve dolayısıyla da siyasetin içinde olduğu bir kurum hâline geldi. O sebeple de bugün benim anladığım kadarıyla, yörede yani fındık üreticileri arasında tekelleşmeyle ilgili sıkıntılarını dile getiren çiftçiler veya satıcılar hep bu konudaki tekelleşmenin önemini vurguluyorlar ki kanaatimce önemli sorunlarından biri de bu piyasanın bu sorundur.

Dolayısıyla da biz bu önerinin lehindeyiz ve hepiniz desteklerseniz de bir araştırma önergesiyle bu konuları tartışırız diye düşünüyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Katırcıoğlu.

Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Seyit Torun konuşacaktır.

Buyurun Sayın Torun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Ben bu kürsüden birçok defa fındıkla ilgili konuştum, araştırma önergeleri verdim, soru önergeleri verdim, birçok defa basın toplantısı yaptık, hep sorunu dile getirdik ama her sene aynı şeyi yaşadık. Geçen yıl da Sayın Bakanla bir araya geldik ve “Sezon gelmeden bir çözüm üretelim, bir çözüm bulalım, fındığın bütün bileşenlerini bir araya getirelim ve üreticiden nihai tedarikçiye kadar sorunu tespit edelim ve çözelim.” dedik. Hatta bununla ilgili de bir dosya götürdük kendisine verdik “Ocak ayı, şubat ayı gibi toplantı yaparız.” dedi ama bu gerçekleşmedi. Bu sene de gene aynı sorunla karşı karşıya kaldık ama sonuçta mağdur olan üretici. Hep söylüyoruz, üzerinden siyaset yapmayalım, üreticinin gerçekten alın terinin karşılığını verilim, üretici de mağdur olmasın, Karadeniz’den göç etmesin, 8 milyon insanı ilgilendiren fındıkta 500 bin üreticinin alın terinin karşılığını teslim edelim diyoruz ama maalesef ben bilirim anlayışı, ben yaparım anlayışı, nasıl olsa benim aldığım kararlardan herkes memnun, mutlu diye, hiçbir sorumluluk hissetmeden maalesef serbest piyasada fındık Avrupa’da bir alıcıya teslim edilmiştir, peşkeş çekilmiştir. Biz şunu merak ediyoruz: Yani geçen yıl dolar 3,7 lirayken fındık 10-11 lira civarındaydı. Bugün dolar 6 lira civarındayken fındık niye acaba hâlâ 11 lira? Yani eğer ihraç ürünüyse ihraç ürünü bu, yüzde 80’i, yüzde 90’ı ihraç ediliyor bu ürünün. Yani döviz üzerinden hesaplasanız bunun en az 18-20 lira olması lazım. Kaldı ki bu yıl rekolte de düşük geçen yıl baz alındığında ama merak ettiğimiz konu şu: Bu aradaki farkı kim yiyor, kimin cebine giriyor? Benim üreticimin cebine girmiyor, benim üreticim bundan faydalanmıyor. Bütün maliyetleri arttı, bütün girdileri arttı ama maalesef fındığın fiyatı artmadı. Ben şunu açıkça sormak istiyorum: Bu aradaki fark kimin cebine giriyor? Üreticinin alın terinden çalınan bu para kimin cebinde, bunun açıklanmasını istiyorum. Yani burada, eğer matematikse matematik, eğer ekonomiyse ekonomi, bütün bunları ortaya koyduğumuzda her yıl tartıştığımız gibi gene üretici mağdur, üretici perişan. Her sene bu kürsüden gelip konuşuyoruz, dile getiriyoruz. Artık üzerinden siyaset yapmayalım, bu sorunu köklü çözelim, uzun vadeli çözümler üretelim diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYİT TORUN (Devamla) – Ek süre rica ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Torun, tamamlayın.

Buyurun.

SEYİT TORUN (Devamla) – Ama ben bilirim anlayışı, ben yaparım anlayışı üreticiyi bu noktaya getirdi. Nasıl olsa biz ne yaparsak yapalım üretici bize destek oluyor, nasıl olsa ne yaparsak yapalım, ne kadar mağdur olursa olsun üretici oy veriyor anlayışından vazgeçin. Bu üretici, bir gün sabrı taşarsa gereğini yapar. Lütfen üreticinin sabrını taşırmayın, gerçekten üreticinin sabrını taşırmayın. Bugün maliyetleri belli, sonuçta ihraç ürünümüz, kazanınca hep beraber kazanıyoruz, sadece üretici kazanmıyor. Aracı da kazanıyor, ihracatçı da kazanıyor, ülke kazanıyor. Fındığın fiyatının yüksek olması bu ülkeye zarar değil, bütçeye yük değil. Kazanç hepimizin kazancı, topyekûn kazanıyoruz. Bakın rakamlara, son üç dört yıldır rakamlara bir bakın. İhracat edilen miktar ile gelirimize bir bakın.

Bu konuyu tekrar buradan dile getiriyorum. Bu konuyu çözecek olan burada, bütün milletvekillerimiz burada. Bunun üzerinden siyaset yapmak istemiyoruz,  bunun üzerinden farklı şeyler konuşmak istemiyoruz. Lütfen gerekeni yetkililer yapsın diyoruz, hepinize çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Torun.

Öneri üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu konuşacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Gündoğdu, süreniz üç dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA METİN GÜNDOĞDU (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum partim adına.

Bu arada, Bahaettin Karakoç’u rahmetle anıyorum, Allah rahmet eylesin diyorum.

Tabii, bütün hatipleri dinledim, hatiplerin konuşmalarının hepsinde söyledikleri sözlerin cevabı var. Fakat fındık meselesi esas, ana unsurların ne olduğuna bakmadan konuşulup burada çözüme ulaşacak bir mesele değil. Sadece AK PARTİ iktidarı döneminde değil bunun öncesinden gelen, problemi olan bir fındık ürünümüz.

500 bin üreticiyi ilgilendiren ve bu üreticilerimizin her dönem yanında duran, 2002’den itibaren AK PARTİ iktidarı olmuştur. 2002 yılından sonra, FİSKOBİRLİK’te yaşanan sıkıntılar, FİSKOBİRLİK’e olan borçların AK PARTİ iktidarı tarafından ödenmesi, daha sonradan Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye girmesi ve sonrasında, 2008 yılından sonra da fındıkla ilgili devletin doğrudan gelir desteğiyle desteklemesi gündeme geldi ve desteklendi, bugüne kadar da destekleniyor. AK PARTİ iktidarları döneminde her dönem fındık ürünü desteklenmiştir. Biz her dönemde üreticinin yanında durmuşuzdur, mağdur olan üreticimizin yanında durmuşuzdur.

Geçtiğimiz yıl fındığın meselelerinden biri de rekolte meselesidir. Rekolte meselesini bu kürsüde konuşmadan çözüm bulma şansımız olabileceğine de inanmıyorum çünkü rekoltenin yüksek olduğu dönemde ister istemez -alıcının da fındığa talebiyle orantılı olduğu için- fındıkla ilgili fiyat politikasında bazı değişiklikler olabiliyor.

Fakat burada şunu söylememiz lazım: Geçtiğimiz dönem yani 2017 mahsulüyle ilgili fındık rekoltesi yüksek olmasına rağmen Toprak Mahsulleri olarak fazla rekolteden dolayı devreye girilip 150 bin ton fındık alınmıştır üreticiden. Burada farklı şeyler söylenebilir ama önemli olan unsur, Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığıyla 150 bin ton fındık alınması ve bu fındığın da şu anda 75 bin tonunun devletin elinde olmasıdır.

Şimdi burada şunu belirtmemiz gerekir: Elbette ki fındığın meselelerini hep beraber burada çözelim. Fındığın problemi 500 bin üreticiyi ilgilendiriyor, benim bölgem de en fazla fındık üreten bölge. Bu bölgenin ve üreticilerin mağduriyetini ortadan kaldırmak elbette ki bizim görevimiz, biz de bunun için mücadele veriyoruz. Bununla ilgili geçtiğimiz günlerde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızla da görüştük, onunla da bir konuyu konuştuk. Ne yazık ki fındık mahsulüyle ilgili ihtisaslaştırılmış bir organize sanayi bugüne kadar oluşturulmamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

METİN GÜNDOĞDU (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın.

Buyurun.

METİN GÜNDOĞDU (Devamla) – İhtisaslaştırılmış organize sanayi şudur: Fındık sanayi ürünüdür, sanayi ürünü olan fındığın sanayide işlenip yurt dışına satılması, katma değerinin daha fazla olması ve üreticilerimize daha fazla destek vermemizi sağlayacaktır. Ama ne yazık ki bugüne kadar  -geçtiğimiz dönemlerde de- bu olmamış ama biz şimdi geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve bununla ilgili bizim de çalışmalarımız var AK PARTİ olarak, köklü çözüm bulma taraftarıyız. Onun için de ben köklü çözüm bulma adına bu önergeyi biraz daha genişletip yeniden verilmesi taraftarıyım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gündoğdu.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye ifade etmek istiyorum…

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Bu mesele, az önce hatibin de ifade ettiği gibi, yıllara sirayet eden bir meseledir. Bu meselenin önünü, arkasını bütün siyasi partiler tartışmıştır. On altı yıldan beri iktidarda olan AK PARTİ Hükûmeti de bu meseleye köklü bir çözüm getirememiştir. Hem Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önergeyi hem İYİ PARTİ, HDP ve Cumhuriyet Halk Partisinin hemfikir olduğu bu konuyu iktidar partisinin daha fazla uzatması doğru olmaz. Bu önergeler değerlendirilmeye alınsın. Kendilerinin de getirdiği önergeler varsa daha sonra birleştirilip konu daha da derinleştirilerek daha da güzel bir hâle getirilebilir ama reddederek, bunu erteleyerek bir yere varmak mümkün değildir. Milletimiz samimiyet bekliyor. Şimdi, bu siyasi partileri televizyonları başında insanlarımız izliyorlar. İzleyen insanlar “Verdikleri önergelerin arkasında duracaklar mı, durmayacaklar mı?” diye… “Bunu daha sonra tartışırız.” Daha sonra ne zaman tartışacağız. Onun için bizi milletimizin karşısında sınamamalarını rica ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkoç.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Başkanım, biz çoğuz, kabul edilmiştir.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Kabul edilmiştir.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kabul edildi Başkan.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Kabul edildi efendim. (CHP, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kabul edildi.

BAŞKAN – Divanda görüş birliği yok, elektronik oylama yaptıracağım.

Elektronik oylama için iki dakika süre tanıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya yapıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Arkadaşlar, “İşari oylama olduğu için bunları kabul etmiyoruz.” diyor iktidar partisi. Biz buna katılmıyoruz. Girmeye çalışın.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sistemler çalışmıyor.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Çalışmıyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Çalışmıyor arkadaşlar.

Sayın Başkan, okutularak kabul edilsin.

(Kürsü önünde toplanmalar)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Sayın Özkoç, şimdi, bir dakika, lütfen, yerlerimize oturalım, grup başkan vekillerinin itirazları var, onlara söz vereceğim ve birlikte yeniden durumu değerlendireceğiz.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, kürsünün etrafını boşaltsınlar, baskı uygulamasınlar. Başkanım, süre bitti, almayın.

BAŞKAN – Lütfen, kürsünün önünü boşaltalım.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Son gelenleri almayalım. İşte, veriyorlar Başkan, süre bitti.

SERKAN TOPAL (Hatay) – Sayın Başkanım ama bir süre koydunuz, zamanınızda bunları almanız gerekiyor, lütfen.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, oylamayla ilgili bazı itirazlar ve sorunlar var. Grup başkan vekilleri buraya gelerek açıklamalarda bulunmak istediler fakat ben kendilerine yerlerinden söz vermeyi daha uygun buldum. İtirazlarınızı ve değerlendirmelerinizi lütfen Genel Kurulla paylaşın. Sırasıyla söz vereceğim.

Sayın Türkkan, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Süre geçti, millet veriyor ya.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Hâlâ pusula veriyorlar.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, süre doldu mu, dolmadı mı, onu açıklar mısınız?

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen grup başkan vekillerini dinleyelim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan “İşari oylarda pusulayla oy kullanılmaz.” diye bir kaide yok, bunun geçmişte uygulamaları da var. Bugün, aksine, enteresan bir şekilde sisteme girmekte çoğu arkadaşımız güçlük çekti, hemen hemen grubun yarısı sisteme giremedi. Dolayısıyla, arkadaşların oylarının rengini belli eden pusulaların kabulü yönünde karar vermenizi rica edeceğim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Türkkan.

Bütün grup başkan vekillerini dinledikten sonra -eğer söz talebi varsa- ben de değerlendirmemi sizlerle paylaşacağım değerli milletvekilleri.

Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, az önce de ifade ettim, değerli arkadaşlarımız da öyle düşünüyorlar, önergeyi veren siyasi parti ve diğer arkadaşlarımız da öyle düşünüyorlar.

BAŞKAN – Sayın Özkoç, mikrofon açık.

Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, önemli olan Meclis iradesinin yansıması değil mi? Sayın Başkanım, önemli olan Meclis iradesinin yansımasıdır, doğru yansımasıdır. Siz de Başkan olarak… Meclis iradesinin doğru yansıyabilmesi için elimizdeki imkânları, yani Meclisteki imkânları doğru kullanmamız gerekiyor.

Arkadaşlarımız söylüyorlar, giriyoruz, kabul edilmiyor, buradan makinaları kullanamıyoruz. Ee, bir başka yöntem var, burada yazıyoruz, gönderiyoruz, diyoruz ki: Burada olup olmadığı da kâtip üyeler tarafından okunsun ve kişi ayağa kalkarak kendisini göstersin.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Öyle olur bu işler.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye'nin gözü önünde Meclis iradesini saygısızca arka plana atmayalım. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN – Başka söz talebi var mı?

FATMA KURTULAN (Mersin) – Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Kurtulan, buyurun.

FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan, bizde de birçok arkadaşımız elektronik sistemi kullanamadı, bir sorun var, aynı zamanda bunun da giderilmesi gerekiyor, bu sorunu yaşayacağız gibi görünüyor ileriki süreçte de. Arkadaşlarımıza, diğer grup başkan vekili arkadaşlarımıza katılıyoruz. Kâğıtla verilen oyun renginin kabul edilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Değerli milletvekilleri…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Grubumuz adına Doğan Kubat konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kubat.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – O bile giremedi, gördünüz.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Değerli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Başkanım, az önce yapılan işari oylamanın şekli İç Tüzük'ün 139 ve devam maddelerinde düzenlenmiş. Zaman zaman kürsüdeki tereddütler nedeniyle Başkanlık Divanı kararına istinaden uygulama elektronik cihazla yapılmaktadır. Ancak işaretle oylamada yapılan, elektronik yöntemle yapılan oylamalarda oy kullananların adları, soyadları ve seçim bölgeleri sistemde gözükmediği için –açık oylamada olduğu gibi- bugüne kadarki Başkanlık kürsüsünün teamülleri, Meclis teamülleri işaretle oylamada… Ki geçen hafta da, değişik Meclis başkan vekillerimizin oturumunda da maalesef bizim arkadaşlarımızdan da sisteme giremeyenler var, onların pusulalarını Başkanlık makamı geri çevirdi, biz de bunun Başkanlık Divanı tarafından görüşülüp… Yoksa her arkadaşımızın elbette ki iradesine saygı gösteririm. Şu anda bile herkes isim okunmak suretiyle oyunun rengini belli ediyorsa, eyvallah, saygı duyarız; bizim bu noktada hiçbir tereddüdümüz yok ama bu, bizim, AK PARTİ Grubunun icat ettiği bir husus değildir, Başkanlığın bugüne kadar yaptığı yerleşik uygulamadır, siz de bunu çok iyi bilirsiniz. Dolayasıyla bu konuda Başkanlık Divanı işari oylamalarda elektronik oylamanın nasıl sonuçlandırılacağına, pusulanın dâhil edilip edilmeyeceğine dair bir karar alırsa elbette ki her grup gibi biz de buna rahatlıkla seve seve uyarız. Durum bundan ibarettir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim değerli arkadaşlar.

BAŞKAN - Anlaşıldığı kadarıyla elektronik oylama sırasında bazı sorunlar yaşandı; bu, bir.

İkincisi: Asıl olan Meclisin iradesinin doğru tecelli etmesidir.

Burada karar da sonuç itibarıyla, oturumu yöneten Başkan Vekiline aittir. Eğer bir uzlaşma çıkmıyorsa işaretle oylamada kararı birleşimi yöneten Meclis Başkan Vekili verir. Ben de bir uzlaşma görmediğim için, daha doğrusu diğer kâtip üye arkadaşlarımla farklı düşündüğüm için elektronik cihazla oylama yöntemini tercih ettim.

Ayrıca, elektronik cihazla oylamada yazılı pusula kullanılmayacağı yönünde bir teamülün, bu kadar yerleşik bir teamülün varlığını da ben açıkçası bilmiyorum yani böyle bir teamülün var olduğunu düşünmüyorum. Esasen, elektronik yoklama yapıldığında pusulayla yoklamaya katılım mümkün olmaktadır. O nedenle burada da bütün pusulaları kabul edeceğim ama her birini okutup imza sahiplerinin burada olup olmadığını denetleyeceğim arkadaşlarımla birlikte. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

O nedenle, şimdi oylama sonuçlarını ilan etmeden, sisteme giren oy oranlarını ilan etmeden önce pusulaları arkadaşlarım okuyacaklar, okunan her pusulada adı geçen değerli milletvekilinin ayağa kalkarak kendini tanıtmasını da rica edeceğim.

Başlayalım.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Başkanım, yeniden veriyorlar, onları kabul etmesinler! Almasınlar artık!

BAŞKAN – Arkadaşlar, siz bırakın, biz yönetelim, rahat olun.

Okumaya başlıyoruz.

İrfan Kartal, Van? Yok.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, oylama bitti, artık pusula getirmeyin.

Evet, devam edin okumaya.

Hasan Turan, İstanbul? Burada.

(CHP, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen sakin olun, Başkanlık Divanına lütfen güvenin. Burada, İç Tüzük’ü ve Meclisin hukukunu titizlikle koruduğumuz konusunda kimsenin bir şüphesi olmasın.

Lütfen kürsüye kimse yaklaşmasın. Biz, burada Divan üyeleri olarak istişarede bulunuyoruz, o nedenle istişarelerimizi yaparken başka vekillerin burada bulunmamasını rica ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hâlâ pusula yolluyor ya!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Arkadaşlar, pusula geliyor!

HASAN TURAN (İstanbul) – Kendi adamlarınız da orada. Haydar Bey var, İYİ PARTİ’den var, herkes var.

BAŞKAN – Değerli grup başkan vekillerini kürsüye davet ediyorum. Sadece grup başkan vekilleri bulunsun, diğer bütün değerli milletvekilleri yerlerine otursunlar lütfen.

Değerli arkadaşlar, oylamayla ilgili bazı meselelerin açıklığa kavuşturulması gerekiyor. O nedenle grup başkan vekillerini, görüşmek üzere odama davet ediyorum ve birleşime beş dakika ara veriyorum.

   BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin oylamasında tereddüt hasıl olduğundan oylamayı tekrar edeceğim.

 Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Değerli milletvekilleri, öneriyi kabul eden milletvekillerinin sayısı 135, reddedenlerin sayısı 155 dolayısıyla öneri reddedilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Mümkün değil.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Başkan, sayamıyorsunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkan, tek tek sayalım.

BAŞKAN – Halkların Demokratik…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkan, isim isim sayalım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4 siyasi parti bir araya gelerek fındık üreticisinin haklarını ve hukukunu savunmak için bir önergenin arkasında dimdik durmuşlardır. Ancak buradaki sayım artık Meclis iradesini vahim bir şekilde yansıtamamaktadır. O yüzden sizden rica ediyorum, milyonlarca kişi televizyonlarının başında bizi seyrediyor, 4 siyasi partinin… 4 mü büyük, 1 mi büyük?

RECEP ÖZEL (Isparta) – 1 büyük, 1.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Soruyorum: 4 mü büyük, 1 mi?

İktidar partisi eğer “Biz daha fazlayız.” diyorsa tek tek isim okuyalım. Tek tek isim okuyalım, muhalefet burada iktidardan daha fazla.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi ordan.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, 60’a göre bir söz alabilir miyim?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimizin kaderi bizim kaderimizdir. Milletimizin çizdiği rotada, gösterdiği hedefte bugüne kadar çiftçimizin, köylümüzün, esnafımızın, üreticilerimizin, sanayicimizin, ihracatçımızın sorunlarıyla ilgilenmek ve onların bütün refah taleplerini hayata geçirmek için büyük bir mücadele gösterdik ve hamdolsun, fındık üreticilerimizin derdi bizim derdimizdir. Bugün diğer gruplarla da görüşmelerimiz neticesinde gelecek hafta biz de yaptığımız çalışmaları toparlayarak, tamamlayarak hep birlikte, bütün grupların oydaşlığıyla Genel Kurulun gündemine getirmek için talepte bulunduk ve bunu da buradan ilan ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Aynı zamanda, Genel Kurula hitap ederken de fındık üreticilerimizin müsterih olmalarını istirham ediyorum. Bugüne kadar dertleriyle nasıl dertlenerek fındık üretimindeki rekolteyi artırmışsak, fındık ihracatımızı artırmışsak bundan sonra fındık üreticilerimizin derdiyle dertlenerek onların çok daha fazla katma değer sağlayacakları bütün düzenlemeleri inşallah hayata geçirerek kararlar alacağız. Yeniden, inşallah, gelecek hafta Meclisin gündemine getirmeyi düşündüğümüz fındık üreticilerimizin bu sorunlarının çözümüyle ilgili Genel Kurulumuzun yapacağı çalışmalar için başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Akçay...

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugüne kadar kurulan bütün Meclis araştırma komisyonları, Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerin ortak mutabakatıyla çıktı; bu, âdeta geleneksel bir hâle de geldi. Tabii, bu arada bütün siyasi parti grupları da o zaman itibarıyla, o hafta itibarıyla gündemlerinde bulunan konuları gündeme getirmek adına da bu grup önerileri Meclise taşındı. Şimdi, bugün de geçmişte kurulan bazı komisyonlarda yaşadığımız tartışmaları hatırlatıyor. Öyle inanıyorum ki -değerli grup başkan vekilinin de ifade ettiği gibi- önümüzdeki zaman dilimi içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisi de konuyu tekrar tezekkür etmek suretiyle ve Mecliste grubu bulunan bütün siyasi partilerin de bir ortak mutabakatıyla bu komisyonun kurulacağını ümit ve temenni ediyorum. Hadiseyi bu şekilde ele almakta da fayda olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akçay.

Buyurun Sayın Özkoç, yerinizden lütfen.

 

 

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, tüm…

LÜTFÜ  TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, 2 defa söz verdiniz, ben bir söz alamadım.

BAŞKAN – Sizi görmedim, sisteme girmenizde fayda var.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ben feragat ederim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Girdik efendim, sistemi de görmediniz.

BAŞKAN – Tamam, size vereceğim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, ben feragat ediyorum.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Estağfurullah…

BAŞKAN – Lütfen… Sayın Özkoç, Türkkan’a verelim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Evet, evet, lütfen…

BAŞKAN – Sayın Türkkan, buyurun.

 

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, bu oylamanın sayısıyla alakalı olarak fazla bir şey söylemek istemiyorum. Netice itibarıyla, arkadaşlarımız saymışlar ve onlara güvenmek zorundayız. Ancak bir söze itirazım var: Türk milletinin kaderi ile Adalet ve Kalkınma Partisinin kaderi aynı değildir. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Türk milleti beş bin yıllık kadim bir millettir. Türk devleti ilelebet, ebet müddet yaşayacaktır. Siz gideceksiniz; Türk milleti kalacak, Türk devleti yaşayacak. Bunun bilinmesini istiyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Kendinizi Türk milletiyle aynı safta tutmayın. Siz fânisiniz, gideceksiniz; Türk milleti yaşayacak.

Teşekkür ediyorum.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sen de fânisin, sen daha çok fânisin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkoç, buyurun.

 ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, tüm saygımla şunu ifade etmek istiyorum: Milletvekillerimiz burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde. AK PARTİ’nin bir sözü vardı, diyordu ki: “Meclis iradesi önemlidir, milletvekillerinin iradesi önemlidir, milletimizin iradesi önemlidir.” Milletin iradesini milletvekilleri ve siyasi partiler temsil ediyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, toplamınız yetmiyor, ne yapalım?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - 4 siyasi partinin bütünü şu anda AK PARTİ’nin bütününden daha fazladır. Madem millet iradesine saygı duyuyorsunuz, o zaman ben hiçbir ayrım yapmadan, AK PARTİ’li milletvekillerinin vicdanına seslenerek, gerekirse burada üç saat daha fazla çalışalım, dört saat daha fazla çalışalım, gerekirse bir saat ara vererek çalışalım ama bu olayı bir ortak önerge hâline getirip bugün Meclisten çıkaralım. (CHP sıralarından alkışlar) Milletimiz bize güvensin, onların arkasında olduğumuzu görsünler. Millet vekilleri burada, millet iradesi burada, Meclis burada.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sen belirleyemezsin.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Daha neye ihtiyacımız var efendim? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkoç.

Buyurun Sayın Özkan, yerinizden konuşabilirsiniz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimizin kaderini kendi kaderimiz olarak gördük. Bugüne kadar, bakınız, fındık üretiminden ihracatına kadar rekoltenin miktarının nereden nereye geldiği milletimizin, özellikle de fındık üreticilerimizin takdirindedir.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Başkan, rekolte Allah’ın takdiri ya…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Biz milletimizin bağrından çıkmış, onun gösterdiği rotada… (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Rekoltede milletin kaderi ile kendi kaderini birleştirirsen, olur mu öyle bir şey canım?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …onun gösterdiği istikamette siyaset yapan bir davanın mensupları olarak…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ne alakası var ya, ne alakası var? Olur mu öyle bir şey ya?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Müsaade eder misiniz, müsaade eder misiniz.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, rekolte Allah’ın takdiri.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakınız…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Aynen tekrar ediyorsunuz aynı şeyi.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Müsaade eder misiniz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Aynı şeyi tekrar ediyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Genel Kurula hitap edin.

Buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Dün sayın hatip kürsüde konuşurken nasıl müsamaha istemişseniz, müsteâne bir konuşma talebinde bulunmuşsanız Genel Kuruldan, benim için de istirham ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, siz Genel Kurula hitap edin, ben diğerini düzenlerim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Şimdi, bizim rotamızı, çizgimizi, istikametimizi milletimiz belirlemiştir. Milletimizin gösterdiği istikamette yol alıyoruz. AK PARTİ milletin kaderini kendi kaderi olarak gören bir siyasi davanın, bir millî mücadelenin eseri olarak ortaya çıkmıştır. Eğer bu mücadele bir demokrasi, millî iradenin hakimiyeti meselesiyse, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir anlayışıysa o zaman bütün tartışmalarımızı bir sabiteye bağlayarak karar vermemiz lazım. Nedir o sabite? Yargıdır, hukuktur, İç Tüzük’tür.

Biraz önce Sayın Başkan, yapılan oylamaların işari olduğundan bahisle değerlendirme yapıldı, teamüller çerçevesinde oylama yapıldı ve onun neticesinde de bir irade ortaya çıktı; bu, millî iradedir. Ancak şunu söylüyoruz: Fındık üreticilerimizle ilgili birkaç haftadan beri biz dedik ki… Getirilecekti, sonra bu haftalara bırakıldı, biz de çalışmalarımızı tamamlayarak bütün gruplar olarak… Her zaman istediğimiz bu uzlaşı değil mi? “Ortak anlayışla bunları çözelim.” değil mi?

SEYİT TORUN (Ordu) – Şimdi kabul edelim, kabul edelim, biz çalışırız biz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İşte, gelecek hafta bunlarla ilgili biz de çalışmaları yapalım, ondan sonra ortaya çıkıp bunları tamamlayalım dedik. Onun için, tekraren söylüyorum: Fındık üreticileri bizim kaderimizdir, onların talepleri bizim siyaset mücadelemizin temelini teşkil eder.

AYLİN CESUR (Isparta) – Niye reddediyorsun o zaman?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Evet, her fani gibi hepimiz faniyiz ancak milletin ülküsünü payidar kılmak için siyaset yapan kadrolar ilelebet payidar olacaktır çünkü egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.

BAŞKAN – Teşekkürler.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye…

BAŞKAN – Grup başkan vekilleri sizin adınıza söz isterse olur, öbür türlü, kontrol etmekte zorlanırız Genel Kurul çalışmasını.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, eğer izin verirseniz grubumuz adına Sayın Enginyurt konuşacak.

BAŞKAN – Tamam.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

 

 CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın konuşmacıya teşekkür ediyorum, AK PARTİ Hükûmetinin de fındıkla ilgili önümüzdeki hafta, inşallah sonraki hafta, inşallah bir sonraki hafta araştırma önergesini getireceğini söyledi, biz de destekleyeceğiz. Ama bir cümle sarf ediyor, rekoltenin iktidarları döneminde çok çok arttığını söylüyor, rekoltenin artışı da, olmayışı da Allah’ın takdiridir, Allah’ın işine bari karışmasınlar. (MHP, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, sabrınıza çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Rica ederim, buyurun.

 ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Çok önemli bir konu. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak… Aslında hem HDP’nin hem Cumhuriyet Halk Partisinin hem İYİ Partinin ortak önergeleri var yani ayrı ayrı önergeler verdiler ama aynı konuda birleşiyorlar. Buradan tüm milletimize duyurmak istiyorum: Biz yarın önerge vermeyeceğiz. Milliyetçi Hareket Partisinin değerli vekillerine ve grup başkan vekiline sesleniyorum: Yarın biz bu konuyla ilgili önerge vermeyeceğiz çünkü bir önergenin önüne siyaseten bir adım geçmek istemiyoruz ama yarın Milliyetçi Hareket Partisi aynı önergeyi buraya indirirse biz, bütün milletvekillerimiz, burada elimizi kaldırmak için hazır olacağız. (CHP sıralarından alkışlar) Beraber bu önergeyi geçirmek için bütün partileri bu önergenin, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önergenin arkasında yarın durmaya davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Buyurun Sayın Akçay.

 ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Özkoç’un bahsettiği konuda, geçmiş dönemlerde de değişik siyasi partilerin aynı konuda verdiği de çok olmuştur çünkü gündemle alakalı olduğu için… Biraz evvelki konuşmamda da ifade ettiğim üzere, siyasi parti grupları kendi gündemlerini takip ederler genellikle ve bu, geçtiğimiz haftalarda da müzakere edilmiş kendi grubumuz içerisinde veya diğer gruplarla da ve bildiğim kadarıyla, Sayın Erhan Usta geçen hafta da yine bunun temasında bulundu ve Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerinin de bu konuda haberi var. Dolayısıyla bu fındık mevzusu uzun süredir Milliyetçi Hareket Partisinin gündeminde olan bir konudur ama tevafuk olmuştur, bugün aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisinin de aynı konuda grup önerisi vardır. Bunlar da gayet normaldir, yarın başka bir konuda da olabilir, geçmişte de çok oldu benzeri konular. Güncelliğe bağlı olarak bu tür durumlar olabilir ve bunu da yadırgamamak gerekir. Bu, birkaç haftadır zaten gündeme getirmek istediğimiz bir konudur.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akçay.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Meclisin iradesinin en sağlıklı bir şekilde tecelli etmesi şüphesiz hepimizin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu, oturumu yöneten Başkan Vekili olarak da benim ayrıca sorumluluğumdur. Bu konuda, Divandaki arkadaşlarımla birlikte titiz bir çalışma yürüttüğümüzü ve oyların doğru bir şekilde yansıması için elimizden geleni yaptığımızı bilmenizi isterim. Esasen bugün şu oturum göstermiştir ki bir noktaya varmak istersek müzakere bizim vazgeçilmez yöntemimizdir. Tereddüt duyduğumuz konularda kendi aramızda istişarede bulunduk. Bu yeterli olmayınca siz değerli grup başkan vekilleriyle de istişare etmek istedim, ayrıca tabii uzman arkadaşlarımızın da desteğini aldık ve bütün bu istişarelerden ortaya çıkan sonuca göre yöntemi belirledik. Bu belirlenen yöntemin sonucunda ortaya çıkan iradeye hepimizin saygı göstermesi gerekiyor. O nedenle ben hepinize bu katkılarınızdan, bu düzeyli ve verimli müzakere anlayışınızdan dolayı teşekkür etmek isterim.

Şimdi birleşime beş dakika ara veriyorum.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel konuşacaktır.

Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; fındık, İzmit’ten Artvin’e 500 bin aile, 8 milyon insanımızın ekonomisine katkı yapan, yüzde 85’ini ihraç ettiğimiz, 3 milyar dolar gelir elde ettiğimiz, dünyadaki üretiminin yüzde 70’ini bizim yaptığımız millî bir ürün.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konudaki sorunlarla ilgili 6 maddelik çözüm önerimize, ayrıca Ordu’da yaptığımız bir çalıştaya ve de Ordu’dan Giresun’a bir fındık yürüyüşü yaptık, bunların ayrıntısına, bu konudaki diğer önerilerimizin ayrıntısına araştırma komisyonu kurulduğunda değineceğim. Ancak fındıktaki taban fiyatla ilgili burada birkaç şey söylemek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, fındığın üreticisi Türk halkı, alıcısı ise yabancı firmalar. Çok ilginç, satıcısı da yine alıcısı olan bir İtalyan firma. Yani bu İtalyan firma hem alıcı hem satıcı durumunda. “Bu nasıl oluyor?” derseniz, çünkü bu İtalyan firma, Türkiye’de ihracat yapan bütün büyük Türk firmalarını satın alarak böyle bir şeye sebep oldu ve AKP hükûmetleri bu firmaya sadece ihracat değil son günlerde bir de ithalat yetkisi verdi ve bu daha karmaşık, daha komik bir hâle geldi. Bu ortamda devletin fiyatlara müdahale etmemesi, zaten örgütsüz olan Türk köylüsünü bu firmaya köle yapmaktadır. Sadece üretici değil, fındığı iç piyasada kullanan, alıp işleyen az sayıdaki yerli firma da bu İtalyan firma tarafından üretim ve pazarlama konusunda kıskaca alınmış durumdadır.

Fındık fiyatı FİSKOBİRLİK’in faal olduğu 2006’da 5 dolardır -AKP’li hatip burada, AKP’den önce de fındık sorunu olduğunu söylüyor, 2006’da AKP iş başındaydı- şimdi ise 2 dolar bile değil ve 13 liraya mal edilen bir ürünü 12 liraya bu üreticiye satmak zorunda bırakıyorsunuz ve aynı üretici aynı ilde –dikkatinizi çekiyorum- bir markette, rafta bunu 60 liraya görüyor ve o üretici yine havaalanındaki “free shop”da  -bakın, resmi burada var, kilosu 55 euro arkadaşlar- 12 liraya sattığı ürünü 400 lira görüyor. İnsaf… insafa davet ediyorum. Bu bir kıyımdır, bu bir cinayettir, bu bir anayasal suçtur ve ihanettir.

Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 45’inci madde ikinci paragraf: “Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” Nerede bu Hükûmet?

Anayasa madde 167: “Devlet, piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” Nerede bu Rekabet Kurulu?

Anayasa madde 171: “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” Ne yaptınız FİSKOBİRLİK’e?

Buradan yürütmenin başındaki Sayın Erdoğan’a da seslenmek istiyorum: Sayın Erdoğan, fındık üretiminin yapıldığı bu coğrafyadan öyle ya da böyle geçmiş seçimlerde oldukça yüksek oylar aldınız. Belediye başkanı oldunuz, Başbakan oldunuz, Cumhurbaşkanı oldunuz. Sadece oy da almadınız, bölgenin derelerini aldınız, ormanlarını aldınız. Yandaş firmalar dağları taşları talan etti. İnsanlarını aldınız, insanlarını. Yarıdan çoğu terk etti topraklarını. Tüketim ekonomimiz insanlarımızı tüketti. Bütün bunların karşısında bu yöre insanı sizden tek bir şey istiyor; emeğinin karşılığını istiyor, fazla değil. Ha, öyle saray menüsü gibi ejder meyveli smoothie falan değil, Karadeniz insanı mısır çorbası, pancar diblesiyle mutlu zaten. Karadeniz kendinden çalınan hakkı, çocuklarının rızkını istiyor; fındık için en az 3 dolar karşılığı Türk lirası istiyor.

Karadeniz o sizin bildiğiniz Karadeniz değil artık Sayın Erdoğan, Karadeniz fındık için isyanda. O Gülyalı ilçesinde üreticiye doğru “TMO fındık alacak, fındık alacak.” diye yürüyüp üreticiyi bir tokatlamadığı kalan bölge milletvekiliniz de bunun farkında, Karadeniz isyanda. O TMO her şeyi alıyor, bir fındığı almıyor; daha üç gün önce mısır alımına karar verdi.

Sayın milletvekilleri, biraz sonra burada bir oylama yapmayacaksınız, bir samimiyet testi yapacaksınız. Memleketlerinizde, bölgenizde söylediğiniz, halka verdiğiniz sözler ile burada konuştuklarınız ve tercihleriniz, verdiğiniz oylarınız onu gösterecek.

AKP’li arkadaşlar diyor ki: “Bir grup önerisi biz verelim, biz de vereceğiz.” Ya “TMO alacak.” da diyordunuz, Sayın Genel Başkanınız öyle diyordu, aha bugün alacak, aha yarın alacak, aha bugün öneri vereceksiniz, yarın vereceksiniz. Bana buraya gelmeden halkımız şunu söyledi: “İktidarıyla muhalefetiyle bir araya gelin, bu sorunumuzu çözün.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Adıgüzel.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) – Bakın, iktidar da muhalefet de burada, laf değil biraz iş üretelim, gelin fındık üreticisinin sorunlarını birlikte çözelim. Bu dört partinin karşısında tek siz reddediyorsunuz, bunu da halkın insafına, halkın takdirine sunuyorum. Size yetki veren halk, almasını da bilir. Ne diyor Âşık Dertli Divani?

“Çalışmadan yiyenlerin,

Derimizi giyenlerin,

Nice ‘benim’ diyenlerin

Ne izi ne tozu kaldı.”

Hak yiyenler, emekten yana olmayanlar halkın ve Hakk’ın karşısında mağlup olmaya mecburdur. Böyle devam edip bölge insanımızın sesine kulak vermezseniz ne iziniz ne tozunuz kalacak, biz emekten ve halktan yana olanlar ise yine buralarda olacağız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Adıgüzel.

Öneri üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Bedri Yaşar konuşacaktır.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Fındık üreticilerinin sorunları konusunda Parlamentonun tamamı hemfikir; sadece zamanlama konusunda bugün ya da yarın yapalım gibi, işte bu hafta olmazsa önümüzdeki hafta, olmazsa ondan sonraki hafta, o da olmazsa süresi olmayan bir zaman dilimini bu yüce Mecliste müzakere edip duruyoruz. Değerli arkadaşlar, Meclisimizin bu kadar bol zamanı yok; ülke bu kadar sıkıntılı durumlardan geçerken, sadece “İktidar partisi mi önce bu teklifi verdi, muhalefet mi verdi?” gibi böyle küçük meselelere takılınmamasının lazım geldiğini düşünüyorum.

Aynı zamanda, fındık üreticilerinin girdilerindeki artışlara rağmen fiyatlarında hiçbir değişme yok. Yani beğenmediğiniz 2002 yılında fındık fiyatları yaklaşık 4 dolarlar civarındaydı, 2005-2006’da 5 dolarlar civarında, geldiğimiz 2018 yılı itibarıyla rakamlar 2,18 dolarlar civarında. Şimdi, siz “Millîyiz, yerliyiz.” diyorsunuz ya şu fiyatları bir mukayese ettiğiniz zaman bu fiyatlar millî ve yerliyse biz millî de değiliz, yerli de değiliz. 5 liradan 2 liraya gelen rakamları nasıl izah edeceksiniz?

E aynı şekilde, biliyorsunuz bir afet yaşandı, Karadeniz Bölgesi’nde köprüler uçtu, fındık rekoltesinde çok ciddi düşüşler oldu. Bizim bölgemizde, Samsun bölgesinde bütün ziraat odası başkanları feryat ediyor, bırakın fiyatların belirlenmesini, daha neyin ne olacağını bile bilmiyor “Hasat mevsiminde fiyatlar belli olsun, bu rakamlar 12’nci aya kalmasın. Fiyatlar belli olsun ki belki biraz daha fındığımız para eder.” diyor. Biz, bırakın daha erken belirlenmesini, bugüne geldik, hâlâ Türkiye'de fındık fiyatları açıklanmış değil.

Aynı şekilde, hani “Hem millîyiz, hem yerliyiz.” diyorsunuz ya ama Türkiye'deki  fındığı bildiğiniz gibi Fransızlar, İtalyanlar idare ediyor. Peki, bunun neresi millî, bunun neresi yerli? Yani dünyadaki rekoltenin yüzde 70’ini biz üreteceğiz ama bizim fındığımızın gerek iç piyasada gerekse dış piyasada fiyatını yabancılar belirleyecek, biz de millî ve yerli olacağız. Kusura bakmayın arkadaşlar, millî ve yerli olmak üreticinin yanında olmaktır, onun hemen yanı başında olmak demektir. Biliyorsunuz, bunların tamamı küçük üreticiler yani 8 milyon nüfusu ilgilendiriyor, 300 kilogram üreten de var, 500 kilogram üreten de var. Vatandaş bunu nasıl organize edecek? Değerli vekillerimiz diyor ki: “Organizatör kuruluşlar oluşturalım FİSKOBİRLİK gibi, fiyatları belirleyelim. Hiç olmazsa az da olsa vatandaş ne yapacağını, ne edeceğini bilsin.” Yani tüccarlar fiyatları aşağı çekmek için elinden geleni yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Ama şunu söyleyeyim: Vatandaşın talepleri bitmiyor. Okula öğrencileri gidecek, elektrik faturası var, su faturası var, giderleri var, kışı var, yazı var ama bizde hâlâ fındığın ne fiyatı var ne de kendisi var. Onun için, artık madem bu problemlerde hemfikiriz, bırakın iktidarını muhalefetini Sayın Cumhurbaşkanımız Meclis açılış konuşmasında dedi ki: “Gelin, hep beraber çalışalım.” Yani dört grup bir araya geliyor, siz “Durun, bunu daha sonra yapalım.” Arkadaşlar, bunu hiçbir şekilde izah edemezsiniz.

Ben ve grubumuz bu önergeye de milletin faydasına, yararına olan bu araştırma önergesine de her zaman “evet” oyu kullanacağız. Bugün reddederseniz size de “evet” oyu kullanacağız. Ama millet burada sizi seyrediyor, hepimizin adına sizleri görüyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun, teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yaşar.

Öneri üzerinde ikinci söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’a aittir.

Buyurun Sayın Enginyurt. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

MHP GRUBU ADINA CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu fındık araştırması önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, fındıkla ilgili olarak üç aydan bu tarafa sürekli konuşuyoruz. Biraz evvel AK PARTİ sözcüsü arkadaşımız “AK PARTİ iktidarında fındık gereken değeri bulmuştur.” dedi. Biz geçen sene fındık yaktık, ondan önceki senelerde mitingler yaptık. Tabii, bunu yapmış olmamız AK PARTİ’nin az oy almasına sebep olmadı. Şundan dolayı övünebilirsiniz ve de övünüyorsunuz: “Siz fındığı ne kadar mesele ederseniz edin ama AK PARTİ’ye oy veriyor bu millet.” diyebilirsiniz, diyorsunuz da. Lakin 24 Haziranda Ordulu gereken desteği göstermedi size, yüzde 63’ten 48’e düştünüz.

Ordulu bir mesaj verdi, dedi ki… Sayın Cumhurbaşkanına yüzde 65 oy vererek Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesi noktasında hiçbir tereddüde mahal bırakmadı. Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 48, Milliyetçi Hareket Partisi yüzde 17 oy aldı, Sayın Cumhurbaşkanımız yüzde 65 oy aldı. Ben de fazlasıyla çalıştım Sayın Cumhurbaşkanı seçilsin diye, hiçbir rahatsızlığım yok. Ama lütfen bu araştırma önergesini dikkate alınız. Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesini dikkate almadınız.

Ben bir şeye çok üzüldüm, ret çıktığında millî maç kazanmış gibi sevindiniz. Hayırdır, neye bu kadar mutlu oldunuz? (MHP, CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ne vardı bunda? Sayısal çoğunluğunuz zaten yeterli, istediğiniz şekilde reddedebiliyorsunuz ve ettiniz de. Bakın, Twitter’dan, Facebook’tan yazıyorlar. Özellikle ben fazlasıyla dikkat çekiyorum herhâlde ki “Ne oldu? Hani beraberdiniz ya, birlikteydiniz ya.” Diyorlar. Her ne kadar beraber yürümesek de yağan yağmurlarda sizinle, 24 Haziranda Cumhurbaşkanlığı seçimleri için birlikte yürüdük. Dolayısıyla milletin bizden beklentisi AK PARTİ’nin Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu bir önergeye… Altı üstü bir araştırma önergesi, ne fındığın fiyatını değiştireceksiniz ne de başka bir şey.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Hatır bilmezler, kadir kıymet bilmiyorlar.

CEMAL ENGİNYURT (Devamla) – Hiç olmazsa kadir kıymet bilin. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Bilmezler, bilmezler, vallahi bilmezler.

CEMAL ENGİNYURT (Devamla) – Böyle sevinerek yaparsanız, böyle çok sevinirseniz, vallahi bu millet size fındığın operasını oynatır, tiyatrosunu oynatır. (CHP sıralarından alkışlar) Sizi 2019’da Cumhurbaşkanına karşı çok mahcup bir duruma düşürür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Enginyurt.

CEMAL ENGİNYURT (Devamla) - Siz Sayın Cumhurbaşkanına sahip çıkmak istiyorsanız Milliyetçi Hareket Partisinin önergesine ret vererek büyük mutluluklar yaşadınız, sevinç yaşadınız ama benim de pek sevdiğim söylenemez ama CHP’nin önergesine gelin hep birlikte “Evet.” diyelim, destekleyelim. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu, 8 milyon üreticiyi ilgilendiriyor, bu, hakikaten fakiri, mağduru ilgilendiriyor. TMO mısır almaya kalkıyor, mısır satılalı iki ay oldu, mısır kalmadı, mısır tüccarın elinde. Hiç olmazsa fındığın yüzde 70’i hâlâ pazara inmedi, fındık üreticisine sahip çıkın, destek verin. Sonra, AK PARTİ vekilleri, özellikle Ordulu kardeşlerim boynu bükük kalıyorlar. Gelin, bunları boynu bükük bırakmayalım, memlekete yarın dik gitsinler. Onun için hep birlikte “Evet.” diyelim. Ha, oyumun rengi de “evet” olacak, onu da ilan ediyorum.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Enginyurt.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Biz sayın vekilimiz dâhil olmak üzere burada bulunan bütün milletvekillerini seviyoruz.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sizi seviyorum ya, CHP’ye karşı dedim yani.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Siyasi partilerimizin Türkiye’de demokrasinin bir gereği olduğunu düşünüyoruz. Biraz sonraki oylamada da ne kadar oy verdiysek o kadar oyla bunun arkasında duracağız. Hep birlikte olduğumuzu ifade ediyoruz.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkoç.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sen de MHP’yi sevmiyorsun, dolayısıyla birbirimizi severiz yani. Sen MHP’yi sevmiyorsun, ben de CHP’yi sevmiyorum, o anlamda.

BAŞKAN – Öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Adnan Selçuk Mızraklı konuşacaktır.

Buyurun Sayın Mızraklı. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

HDP GRUBU ADINA ADNAN SELÇUK MIZRAKLI (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli vekiller, şimdi, özellikle biraz önceki sevip sevmeme metaforundan hareketle sevmenin ötesinde yaptığımız her işin, verdiğimiz her kararın onur, vicdan, hak ve adalet üzerine olması gerektiğinden hareketle söyleyeceğim. Ben de güzel bir Karadeniz fıkrasıyla belki bu ortamı biraz daha şenlendirerek başlamak isterdim ama o Karadenizlilerin büyük emeği olan, büyük alın teri olan fındık konusunda bir Diyarbakır milletvekili olarak konuşacağım. Takdir edersiniz ki arkadaşlar rakamsal düzeyde birçok bilgiyi verdiler. Ben de bunların bir kısmını, belki daha farklı bir açıdan tekrar etmekle beraber aynı zamanda o fındığı üreten dediğimiz, o ağaçlarda çalışan, oralarda fındığı toplayan o mevsimlik işçilerden hiç bahsedilmedi. Oraya da vurgu yapmayı buradan bir görev olarak ifade ediyorum.

Şimdi, arkadaşlar bu senenin başında ilk olarak fındık fiyatlarının piyasası oluşurken 14,5 lira civarında ifade ediliyor, ben notlarımdan, Düzce Ziraat Odasının notlarından söylüyorum. Ama yıl içinde oluşan ortalama fiyatlar belli. Hatta ve hatta o demin de ismini tekrar etmekten kaçındığım, o tekel hâline gelmiş olan yabancı, ithalatçı ve piyasa yapıcı firmanın piyasada üreticinin emeğini nasıl berhava ettiğinin örnekleriyle dolu. Yani 7,5 liralara kadar düşen fındık fiyatları var, bu firma kendi ülkesinde İtalya’da yüzde 50 kalitedeki fındığı 20 liradan alırken bizim ülkemizde 10,5 liradan almakta. Şimdi, eğer burada kendi üreticimizin emeğini berhava eden bu tür tutumlara nasıl kapı araladık dersek, 2014 yılında Türkiye’deki –yine ismini anmayacağım- bir firmanın yüzde 10 ortaklığını alarak piyasaya giren bu firma Rekabet Kurulunun onayıyla zaten bu güce ve bu imkâna ulaşıyor.

Özellikle, fındık üreticileri defalarca bu piyasadaki sıkıntıları, yürüyüşleriyle kamuoyuna medya aracılığıyla duyurdular, partilere ulaştırdılar ama ne hikmetse, bu kadar üreticinin yanında olduğunu söyleyen iktidar ehli, Toprak Mahsulleri Ofisiyle piyasaya girerek âdeta piyasa yapıcı bir aktör olarak bunları bu tekellere peşkeş çeken politikaların elinden kurtaramadılar. Buradan da bunu tekrar vurgulamak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Mızraklı, sözlerinizi tamamlayın.

ADNAN SELÇUK MIZRAKLI (Devamla) – Fındık deyince gözden kaçırdığımız, ıskaladığımız bir durum var arkadaşlar. Her sene o mevsimde oraya giden, on binlerce, yüz binlerce o fındığı toplayan insanlar var. Dere kenarlarında ya çadırlarda ya araçlarından oluşturdukları yerlerde çoluk çocuğuyla büyük bir perişanlık çekerek oralarda kalırlar. Zaman zaman tacizlere, zaman zaman saldırılara maruz kalırlar. Ama onların emeğini hiç konuşmayız, onların iş güvenliklerini hiç konuşmayız, onların çocuklarını hiç konuşmayız, anneleri babaları fındık toplarken ne yaparlar, hiç düşünmeyiz. O yüzden de bu noktada eğer fındık sorununu tekrar konuşuyorsak oradaki mevsimlik işçilerin de sorunlarını bir kez daha gündeme getirerek sizlerin de bu konuda özellikle önerilerinizi geliştirmenizi bekliyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Mızraklı.

Öneri üzerinde son söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Cahit Özkan’a aittir.

Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Hamdolsun, AK PARTİ hükûmetleri olarak milletimizin kaderini kendi kaderimiz olarak gördük. Milletimizin derdi derdimiz, milletimizin talebi siyaset hedefimizdir. Onun için ta hükûmet olduğumuzdan bugüne kadar her zaman fındık üreticilerimizle, çiftçilerimizle beraber olduk. Sadece fındık üreticilerimiz değil, aynı zamanda kayısıdan elmaya Türkiye’nin dört bir tarafında yetişen tüm ürünlerle ilgili çiftçilerimize destek ve teşviklerle onların refahını ürettiklerinden katma değerlerini artırma noktasında gayretler ortaya koyduk.

ATİLA SERTEL (İzmir) – Karadenizli vekilleriniz nerede?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Tabii, Denizli deyip fındıkla ne alakası var diye düşünmeyin. Denizli’miz Rabb’imin vermiş olduğu bütün nimetlerin hedefinde olan bir şehir olarak aynı zamanda iyi de bir fındık üreticisi.

2017 verilerine göre, şu ana kadar dünyada 950 bin hektar fındık üretimi yapıldığı tahmin edilmektedir. Yine hamdolsun ki bunun 700 bin hektarlık bölümü ülkemizdedir yani dünya fındık üretiminin yüzde 75’i ülkemizde gerçekleştirilmektedir.

Bu yüzyılın başında ülkemizde 550 bin hektar fındık üretimi yapılırken bugün 700 bin hektarlara ulaşılmış yani son on beş yirmi yıl içerisinde yaklaşık yüzde 27’lik bir fındık üretimi artışı gerçekleşmiştir. Aynı şekilde, fındık ihracatımızda da yaklaşık 700 milyon dolarlardan 2,5 milyar dolarlara varan fındık ihracatımız söz konusudur.

SEYİT TORUN (Ordu) – Son üç yıla bak Başkan, nereye düşmüş, son üç yıla bak; nereden nereye düşmüş.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Velhasılıkelam fındık üreticilerimizin her zaman yanındayız. Cumhuriyet Halk Partisinin bu grup önerisinin ya da Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin karşısında değiliz. Sadece bu grup önerisinin görüşülmesi için diğer gruplarla da yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde…

SEYİT TORUN (Ordu) – Siz getirseydiniz Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - …önümüzdeki hafta veya önümüzdeki günlerde hep birlikte, tüm gruplar olarak…

SEYİT TORUN (Ordu) – Bu zamana kadar niye getirmediniz?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - …bu grup önerisini Meclisimizin gündemine getirip bir taraftan Hükûmetimiz nasıl fındık üreticilerimizin yanındaysa…

SEYİT TORUN (Ordu) – Biz hiç görmedik.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - …özellikle Karadeniz milletvekillerimiz oradaki çiftçilerimizin derdiyle her zaman nasıl hemhâl oluyorsa biz de aynı dertle Meclis olarak bütün gruplarla inşallah hemhâl olacağız ve çiftçilerimizin -fındık üreticilerimiz başta olmak üzere- yaşadıkları üretim sorunundan mahsulü tarladan kaldırdıkları ana kadar…

SEYİT TORUN (Ordu) – Tarla değil, bahçe Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - …oradan ürünün işlenip ihracatına kadar geçen tüm süreçleri…

SEYİT TORUN (Ordu) – Tarlada yetişmiyor, bahçede yetişiyor Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – …değerlendirmek suretiyle, dünya fındık üretimini âdeta elinde bulunduran ülkemizde inşallah fındık üreticilerimizin arzu ettiği çok daha verimli, rekolteli, katma değerli ve ihracatlı bir fındık üretim sürecini hayata geçirmek için hemşehrilerimizle, fındık üreticilerimizle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Özkan.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Fındık üretiminde çiftçilerimizin ortaya koyduğu bu başarıyı ve fındık üreticilerimizin ülkemizin tarımsal üretimde gururumuz olması sürecini biz de desteklerimizle bütün siyasi partiler olarak yanında olduğumuzu buradan tekraren deklare ediyoruz, ifade ediyoruz. İnşallah pek yakında bu grup önerisini tüm gruplarla birlikte Meclisimizin gündemine getirip fındık üreticilerimize bütün gücümüzle destek olacağımızı yeniden ilan ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özkan.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Sayın Başkanım…

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Adıgüzel, yerinizden…

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, AK PARTİ’li hatip bir kere Karadenizli değil, fındık hakkında bence çok fazla bilgisi yok. “Rekolte”nin ne manaya geldiğini… Rekolteyi nasıl düzeltiyorsunuz? Rekolte o yılki toplam mahsul miktarıdır, bunun fiyatlamayla falan bir ilgisi yok. Rekolteyi düzelteceksiniz. Biraz önce de aynı hatayı yaptınız, şimdi yine aynı şeyi söylüyorsunuz. Rekolteyi nasıl düzelteceğinizi bir izah eder misiniz? Karadeniz milletvekilleri yok mu acaba aranızda, onlar neden söz almıyorlar, siz cevap veriyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Adgüzel.

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Subaşı, size sonra vereceğim, sisteme girin. Daha önce başka bir milletvekili arkadaşımız girdi.

Buyurun.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Sayın Başkan, değerli grup başkan vekilimizin söylediklerinin birçoğuna katılıyoruz. Rekolte artmıştır, ihracat rakamları sonucunda Türkiye’nin gelirleri artmıştır. Bu da şunu göstermektedir: Toprak Mahsulleri Ofisi daha önceki dönemlerde alım yaparak bunları artırmıştır. Biz de kötü bir şey demiyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi tekrar bu sene fiyat açıklasın ve alsın diyoruz, biz farklı bir şey demiyoruz ki. Biz ülkemiz kazansın istiyoruz, birtakım şirketler fındık üreticisinin sırtından geçinmesin istiyoruz. Bizim düşüncemiz ülkemizin de kazanması yönündedir.

Ayrıca, Sayın Gurup Başkan Vekilimiz ifadelerinde şunu kullandı, dediler ki: “Rekolte.” Rekoltenin artması kötü bir şey değil ki. Zaten ihraç ettiğimiz tarım ürünlerinin 4 kaleminden bir tanesi fındık. Daha ne istiyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girsin, ülkemiz ihracat kaleminden hem cari açığı kapatmış olsun. Biz de bunu istiyoruz.

Ayrıca her seferinde üretici ötelenmek isteniyor. Bakın, fındık mahsulü ağustosun 5’inden itibaren toplanmaya başlar ve eylülün 15’inde en son mahsul toplanmış olur. Bu arada insanlar çocuklarının okul parasını, odun kömür parasını vesaireyi zaten borçlanmışlardır. Daha fazla dayanacak güçleri kalmamıştır üreticinin. Karadenizli üretici mağdurdur. Biz kendilerinden istirham ediyoruz, bunu bir an önce ülke gündeminden düşürelim. Toprak Mahsulleri Ofisinden istediğimiz fiyat absürt bir fiyat değildir, 3 doların altında fiyat beklentisi var insanların yani 15 TL olsun istiyorlar. Biz 35 lira olsun istemiyoruz ki makul, mantıklı bir fiyat istiyoruz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Subaşı…

 HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın konuşmacı, Grup Başkan Vekili konuşmasında tarım ürünlerinin neredeyse hepsini saydı, elmayı da dâhil etti. Ben otuz yıldır elma ve portakal üretirim. Otuz yıl önce yetiştirdiğim elmayı, portakalı ben 1 liraya sattığımı hatırlıyorum fakat yirmi otuz yıl boyunca o 1 lirayı bir daha sadece bu yıl görebildim. Elmada bu yıl 1 liraya, 110 kuruşa üretici satmaya başladı ama girdi fiyatlarının, gübre, mazot, ilaç ve diğer girdilerin 10 kat arttığını biliyorum. Şimdi, Hükûmetin bir de yeni projesi var. Dünyada eşi olmayan bir hal sistemiyle, bir sürpriz, macerayla karşımıza gelecekler, yasa hazırlanıyor ve "Komisyoncuları kaldırıyoruz.” deniyor. Zannediyorum komisyoncuları aracı ya da tefeci zannediyorlar. Oysa ben Türkiye’nin en büyük toptancı hallerinden birisini yapmış bir yerel yönetici olarak da konuşuyorum, toptancı halleri de çiftçinin ve üreticinin pazar yerleridir. Şimdi, elmadan bir örnek verirken sayın konuşmacı keşke elma örneğini hiç vermeseydi çünkü bölgemizdeki bütün elma üreticileri bahçelerini sökmeye başladılar. Ama merak ediyorum, elmaya nasıl destek verdiklerini de öğrenmek istiyorum doğrusu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Subaşı.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunacağım. Oylamayı elektronik cihazla yapacağım, pusula kabul etmeyeceğim.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Öneri kabul edilmemiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Karar yeter sayısı var mı Başkanım?

BAŞKAN – En yüksek katılımlı oturumlardan birini yaşamaktayız, 301 milletvekilinin katıldığı bir oylama bu. Sonuçları tabii, işari oylama olduğu için açıklayamıyoruz ama öneri kabul edilmemiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 151 karar yeter sayısı tutmuş durumda mı Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.