Bulancaklı Bilim İnsanı Betül Kaçar NASA'ya kabul edildi

TAKİP ET

Astrobiyoloji, moleküler biyoloji ve evrim alanlarında çalışmalarını sürdüren Türk bilim insanı Betül Kaçar, NASA'nın evrendeki yaşam izlerini araştırmak için kurduğu ekibe kabul edildiğini açıkladı.
Giresun Bulancaklı Betül Kaçar aynı zamanda NASA’nın burs verdiği ilk Türk kadın bilim insanı.
BETÜL KAÇAR KİMDİR?
Harvard Üniversitesi ve NASA Astrobiyoloji Enstitüsünde astrobiyolog olarak görev yapıyor. ABD'deki araştırmalarına, 19 yaşında, Marmara Üniversitesi'nde öğrenciyken başvurduğu proje ile Amerikan Howard Hughes Tıp Enstitüsü (HHMI) tarafından ödüllendirilmesinden sonra başladı.
Doktora çalışmalarını Emory Üniversitesi Tıp Fakültesinde Parkinson ve Alzheimer hastalıklarına neden olan proteinler uzerine yaptı, doktora sonrası evrimsel biyoloji ve astrobiyoloji alanına geçiş yaparak kendi araştırma konusunu oluşturdu, bu çalışması ile NASA Genç Araştırmacı ödülünü ve NASA Astrobiyoloji Enstitüsü ve NASA Egzobiyoloji araştırmacı ödüllerini aldı.
Eğitim ve bilgiye ulaşım sıkıntısı çeken gençler için dünyadaki tek astrobiyoloji eğitim platformu olan NASA - SAGAN'in kurucuları arasındadır. 2016 yılında Japonya Hükümeti tarafından kurulan yer-yaşam enstitüsüne (ELSI) öğretim üyesi olmak üzere davet aldı ve halen Tokyo Teknoloji Enstitüsündeki bu görevine ABD ile eş zamanlı olarak devam ediyor.
Araştırmaları yer yüzünde kalıntı bırakan mikro-boyuttaki canlıların biyolojik yapısını anlamak üzerine olan Betül Kaçar; laboratuvarda canlandırdığı geçmişe dair biyolojik yaşamı, güneş sistemi ve dışındaki gezegenlerden elde edilen veriler ile karşılaştırıyor ve evrendeki yaşamın izlerini arıyor.
BETÜL KAÇAR'IN BİYOGRAFİSİ
Betül Kaçar: "İstanbul doğumluyum. Ailem Giresun Bulancaklı. Çocukluğum Giresun Bulancak'ta geçti. Üniversitede Marmara Üniversitesi Kimya Bölümü'ne girdim. Kimya bölümü okumak istemediğim bir bölümdü fakat bir şekilde denk geldi diyelim. Ama ne ile karşılaşırsam daha pozitif bir şekilde, hayatımda bunu nasıl bir fırsata dönüştürebilirim diye düşünerek yaşamaya çalışıyorum. Genelde yapım böyledir, o zamanlar da böyleydi. Her zaman durum en kötüsü olsa bile, bazı şeyleri kendiniz kontrol edebiliyorsunuz. Türkiye'de kimya bölümünde okurken, Türkiye'de uluslararası konferanslar çok fazla oluyordu. Konferanslarda gönüllü olarak çalışmaya başladım ve proteinlere, moleküllere aşık oldum, gerçekten çok etkilendim. Bilim insanlarının bir odada bilim hakkında konuşması, günlerce kendilerini kapatıp bir hastalığı çözmeye çalışması ya da aslında hayatımızı ne kadar etkileyen o çok küçük olguları algılamaya çalışmaları beni çok etkilemişti." dedi.