Tadelle ve Sarelle markalarının Türkiye’ye ilk kez tanıtıldığı yıllar, Ünal Sağra’nın hafızasında unutulmaz bir dönem olarak yer ediyor. O yıllara ait anılar, Hüseyin Naim Güney’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla yeniden gündeme geldi.
Güney’in paylaştığı bilgilere göre Ünal Sağra, Tadelle’nin doğuş sürecini şu sözlerle anlatıyor:
“Tadelle’nin tüm hazırlık sürecinin sekretaryasını, Gıda Mühendisi ve Çikolata Uzmanı olan eşim Gabriele Hanım yürütüyordu. O dönemde Ordu’da çalışıyorduk. İlk Tadelle, Sarelle fabrikasında geceleri büyük bir heyecanla üretildi. Ürünler, teneke kutulara konulup fabrikanın bahçesinde donduruldu. İlk satış denememizi ise Trabzon’da ünlü bir helvacıda yaptık. Helvacı, ‘kes kes sat’ yöntemiyle Tadelle’yi müşterilere sunuyordu.”
Ancak ürünün tüm Türkiye’ye ulaşabilmesi için daha modern ve pratik bir ambalaja ihtiyaç vardı. Teneke kutuların yerini alacak küçük ve şık paketler için yeni makineler ve yazılımlar gerekiyordu. Bu süreçte Almanya’dan Sollich firmasından Bay Wolf, Ordu’ya gelerek üretim hattında yaşanan teknik sorunları çözdü. Yeni form makinesinin devreye girmesiyle Tadelle, modern üretim hattına kavuştu.
Üretimdeki yeniliklerin ardından sıra, markanın dış görünüşüne geldi. Almanya’dan gelen desinatör Finner, Tadelle’nin ambalaj tasarımı için ekiple uzun süren çalışmalara imza attı. Finner’in “Türkler en çok neyi sever?” sorusuna Ünal Sağra’nın “Bayrağını ve altını” yanıtını vermesiyle markanın efsanevi kırmızı, beyaz ve altın renkleri ortaya çıktı.
Kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanı kırmızı Tadelle ambalajlarıyla doldu. Tadelle, yalnızca bir çikolata markası değil, bir dönemin simgesi haline geldi. Ünlü sanayici Sabri Ülker’in pazarlama ekibine söylediği şu söz, markanın başarısını özetler nitelikteydi: “Ürünlerimiz satılmıyor diyorsunuz ama nasıl satsınlar? Her taraf kıpkırmızı Tadelle dolu!”
Böylece Ordu’da başlayan hikâye, kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Tadelle ve Sarelle sayesinde fındık, yalnızca bir tarım ürünü olmaktan çıkıp, ülke genelinde sevilerek tüketilen bir lezzete dönüştü. Bu başarı, tesadüf değil; vizyon, emek ve cesaretin ürünüydü.
Yorumlar
Kalan Karakter: